20 Mayıs 2011 Cuma

Suriye Kürtleri Dikkatli Olmalılar

M.Serhat Polatsoy;Tunus, Mısır ve Libya’dan sonra Suriye’de de patlak veren halk ayaklanmaları, aylardır etkin bir şekilde devam ediyor.

Özünde İngiltere ve ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı yeniden ve kendi istedikleri şekliyle yapılandırmaya hizmet olan bu isyanlar, diğer taraftan krallık ve diktatörlüğe başkaldırının halk tarafından bezmişlik duygusuyla dışa vurumu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ayaklanma bu güne kadar kimlikli ama örgütsüz ve öndersiz Arap halkı tarafından gerçekleşiyor ve yine yaşanan çatışmalarda, Arap halkı yaşamını yitiriyor. Dolayısıyla Arap’lar, Beşar Esad’lı Suriye yönetimini devirene kadar çatışmaya da devam edecek gibi görünüyorlar.
Esad, akıbetinin Tunus, Mısır ve Libya liderleri gibi olacağını düşündüğünden olacak ki ilk günlerden itibaren eşini, Suriye toprakları dışına, yani doğduğu Londra’ya gönderdi. Kendisi ise bölgede kalarak, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kısmen domino etkisi yaratan bu dalganın altında kalmamak için Türkiye aracılığıyla ABD ile anlaşmaya çalışıyor.
Diğer taraftan 40 yıldır kimliksiz olarak tüm hakları ellerinden alınan Kürdler, Suriye yönetiminin bu ‘zor günlerinde’ Arap halkıyla birlikte ayaklanmalara girişmediler. KCK yürütme konseyi başkanı Sayın Karayılan ve Kürtlerin Suriye’de ki en büyük örgütü olan PYD’de, Suriye yönetimine birçok kez demokratikleşme yolunda adım atmalarını, aksi takdirde Kürtlerin de ayaklanmalara katılacağını duyurmuştu. Aynı şekliyle Sayın Öcalan’da; yaşanan halk isyanlarının Suriye’yi demokratikleştirme adımları atmasına zorladığını ve sürecin seyrinin bu yönde gelişeceğini artık Esad’ın bundan kaçamayacağını ve Suriye’nin bu süreci sonuna kadar demokratikleşmeyle götürmesi gerektiğini belirtmişti.
Suriye’de yaşanan tüm bu gelişmelerin sonucunda ne olur bilinmez ama sömürgecilerin buradaki planları ve Kürt politikasının diğer bölgelerden farklı olacağını kimse beklememeli diye düşünüyorum.
Daha dün Obama; ABD’ni geleceği Ortadoğu’dadır derken, kimin için demokratikleşme istediğini net bir şekilde ortaya koydu. Yine ABD ve İngiltere’nin Kürt politikalarını da bildiğimizden, olacaksa Suriye’de ‘iyi gelişmeler’, bu gelişmeler Kürt halkı için değil sömürgeciler lehine olacağını da rahatlıkla söyleyebilirim. ABD’nin Esad’lı Suriye’ye verdiği bu ültimatomu da bu yönlü anlamamız gerektiğini belirtmek isterim. Yine birkaç gün önce Suriyeli yetkililerin 3 PKK’liyi Türkiye’ye teslim etmesi de gösteriyor ki Kürt, her halükarda pazarlık konusu ve yeri zamanı geldiğinde satılacak en iyi malzeme olarak sömürgecilerin elinde koz olarak duruyor. İşin ilginç yanı, Suriye yönetimi böylesine sıkıntılı olduğu bir zamanda 3 PKK’liyi neden Türkiye’ye teslim etme gereksini mi duydu?
Dikkat edilirse 2009 yılında İngiltere parlamentosunda 24 İngiliz parlamenter Kürt haklarının Türkiye tarafından iadesi konulu bir toplantı düzenledi ve bunu İngiliz hükümetine sundu. O dönemler Kürtlere 5 yıl içinde özerklik verilebilir diyen yine İngiltere’ydi. Yine 2009 yerel seçimler öncesi Abdullah Gül ile Erdoğan’ın ABD ile olan temasları sonucu Kürt haklarının iadesi ile ilgili Türk hükümetine sözde baskı uygulanıyor süsü verilerek açılım safsatası biz Kürtlere destekli bir şekilde yutturulmuştu.
Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kürtler için ‘iyi şeyler olacak’ açıklaması ile ABD’nin Suriye’ye “demokratikleş” demesi arasında zamandan başka hiçbir fark yoktur. İster Esad’lı olsun, ister başka bir sömürgeci uşağı Suriye’nin yönetimine getirilsin, Suriye’de olacak tüm gelişmeler Kürtler açısından iyi olmayacaktır. Belki birçoğumuz şimdi Suriye’de Kürtlere hak verilebileceği ümidiyle yaşıyor ancak Türkiye’nin Suriye etkisi ve yine Suriye yönetiminin direk Kürt örgütleriyle değil aşiretler ile görüşmesi ve reform paketinde Kürt haklarından söz etmemesi de gösteriyor ki Suriye’de Kürtler için iyi bir gelişme olmayacak.
Dikkat edilirse geçen yıl temmuz ayında istihbaratın yönlendirmesinde olan Fetullahçı ajans, Suriye’de 400 PKK’linin yakalandığı ve 11 PKK’linin öldürüldüğünü içeren bir haber yayınlamıştı. Bu haberden birkaç gün sonra PYD yetkilileri; bu haber ırkçı Türk basınının ilk yalanı değil, son da olacağa benzemiyor, yine bu ajansın haberini doğru kabul edip ulusal basında yer bulmasına ilişkin de, bu kuruluşlara; özel harp dairesi tarafından yönlendirilen Türk basınının kurbanı olmamalarını isteyici bir açıklama yapmışlardı.
İşte bu haber aslında planlanmış bir saldırırının olması yönündeydi. O dönem Suriye içindeki Türk istihbarat elemanları ve Suriye istihbaratının ortak düzenleyeceği böyle bir saldırı hazırlığı ve tutuklama süreci yaşanacaktı ki Suriye’nin şimdi buna hazır olmadığı ve ileriki bir döneme ertelendiğini söyleyebilirim. Çünkü o dönem böyle bir gelişme olsaydı sömürgecilerin tüm planları suya düşecek ve Kuzey Afrika ile Ortadoğu planları tehlikeye girecekti. Hesapladıkları gibi olmayınca, bu tutuklama ile katliam ertelendi. Zira sömürgeciler o dönem Suriye’nin karşımasını istemiyordu.
Suriye sırasını beklemeliydi ki sırası geldi.
İleriki dönem dediğim dönemin de şuan içinden geçtiğimiz dönem olacağı da büyük ihtimaller arasındadır. Sayın Öcalan, KCK ve PYD’li yetkililer Suriye’den demokratikleşme adımları beklerken, ABD ve Türk sömürgeciliğin bunun tersi bir hazırlık içerisinde olduklarını rahatlıkla ifade edebilirim. Her ne kadar PYD başkanı Salih Mislim; önümüzdeki günlerde halkımız iyi şeyler görecek, dese de, ileriki günlerde ABD ve Türk sömürgeciliğinin direk yönlendirmesine girecek olan Suriye’nin, Erdoğanlı AKP’nin Kürt politikası gibi Kuzey Kürdistan’daki ‘sil baştan’ ına benzer, Batı Kürdistan’da PYD’lilere dönük bir saldırısı ve tutuklama olayı yaşanırsa da hiç şaşırmayalım.