İktidara geldikleri günden bu güne her fırsatta Kürt halkı ile PKK’nin arasını açmaya/ayırmaya çalışan ve Kürt özgürlük hareketini ellerinden geldiğince zor duruma düşürmek, sıkıştırmak ve farklı bir misyon yüklemek için bin bir çaba harcayan AKP Devletinin yetkilileri yürüttükleri Zerdüştlük karalama kampanyası ile ilgili açıklamalarıyla bu defa büyük bir kayaya çarptılar; o kaya ki hiçbir Müslüman’ın karşı çıkamayacağı ve İslam aleminin kitabı olan Kuran’ı Kerim ve Hz. Muhammed’den başkası değil.
Öncelikle belirtmeliyim ki makaleye konu olan Zerdüşt ve Zerdüştiliği ne İslam’a yamama gibi bir derdim var, ne böyle bir amacım ne de inancım. Çünkü Zerdüştlük dini İslam öncesi bir din olmakla birlikte, İslam’ın dahi bu dinden etkilendiği iddiaları birçok tarihçi ve felsefeci tarafından dile getirilmektedir. Diğer bir iddiada bir sahabe olarak kaynaklara geçen Selman-i Pak’ın aslında Hz. Muhammed’e yol göstericiliği yaptığıdır.
Burada sadece Müslüman olduklarını iddia edenlerin kitapları Kuran-ı Kerim ve Peygamberleri Hz. Muhammed’e rağmen karalamaya çalıştıkları Zerdüştlük ile ilgili bilinen ama saklanan, Türkiye ve Kürdistan halkına duyurulmayan, sadece okuyup araştıranlarca bilinen bir ayrıntıyı paylaşmak istiyorum. Bu ayrıntının paylaşımıyla da aslında ne Fetullah Gülen’in ne de Recep Tayyip Erdoğan’ın “hakiki Müslüman ve Kur’an ve Hz. Muhammed’in” yolundan gitmediklerini göstermek istiyorum. Zira Hz. Muhammed bir hadisinde; “Yahudiler yetmiş bir (71) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hıristiyanlar yetmiş iki (72) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Benim ümmetim de yetmiş üç (73) fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehennem girer. Cennete giden fırka hakkında sorulduğunda ise Hz. Muhammed: “Onlar benim ve Ashâbımın yolundan gidenlerdir” diyerek cevap vermiştir”. (Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2/332).
Buradan da anlaşılıyor ki Kur’an ve Hz. Muhammedi yalanlayan Fetullah Gülen ve Erdoğan ikili ve zümresi “Hz. Muhammed ve sahabelerinin yolundan gitmeyenler” sınıfına giriyor.
Evet yanlış okumuyorsunuz; Kuran-ı Kerim Erdoğan ve günlük gıdasını aldığı Fetullah Gülen gibi Zerdüştlüğü ve Zerdüşt peygamberi karalamıyor; aksine sahip çıkıyor.
Soru; Gülen ve Erdoğan Allah ve Kuran’ı Kerim ve Hz. Muhammedi tanımıyorlar mı?
Öyle görünüyor ki Fetulah Gülen ve Türk Başbakanı R.T.Erdoğan Müslüman aleminin kitabı Kuran-ı Kerim ve peygamberi olan Hz. Muhammedi tanımadığı gibi kabul de etmiyorlar; çünkü bu adamlar farklı bir şey söylüyor Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed ise Zerdüştlük ve Zerdüşt Peygamber hakkında daha farklı şeyler söylüyor.
İslam alimleri, Dinler tarihçileri ve batılı bilim adamları tek tanrılı Din’e adını veren Zerdüştü hem bir peygamber hem de filozof olarak kabul ederler.
Bakın Din’e adını veren Zerdüşt peygamber ve Zerdüştler ile ilgili hem Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed ve Hz. Ali hem de TC’nin Diyanet İşleri Başkanlığı ne söylüyor;
Öncelikle belirtmeliyiz ki Kur’an Arapçadan kaynaklı, Zerdüştleri Mecûs olarak ifade etmektedir. Zerdüştlük Kur’an-ı Kerim’e Mecûs olarak geçtiğinden ayetlerde ya “ateşe tapanlar ya da Mecûsiler” olarak geçiyor.
Öncelikle Kur’an-ı Kerim’in Hz. Muhammed öncesinde gelen peygamberlerin varlığına işaret ettiği 3 ayete göz atalım, sonrasında da açık ve seçik olarak Zerdüştlük ile ilgili ayetlere bakalım.
Kur’an-ı Kerim diyor ki; "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir." (Al-i İmran Suresi, 1) Yine bir başka ayette; "Buna rağmen daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik." Zuhruf Suresi, 6) “Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de o memleketlerin halkındandı, onlar da kendilerine vahiy verdiğimiz birtakım erkeklerden başkası değillerdi”. (Yusuf/109)
Bu ve buna benzer Kuran-ı Kerimde birçok ayet olmasına rağmen sadece 3 ayet konumuz açısından yeterlidir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu ayetlerde bahsi geçen “önceki peygamberler” sadece Kur’an da ismi geçen kitap ehl-i veya olmayan peygamberler değil, rivayet edilen 124 bin peygamberlerden başkası değildir. Bu 124 bin peygamber içerisinde de Zerdüşt peygamber vardır ki bunu ben değil bütün “din tarihçileri, İslam alimleri ve bilim adamları” söylüyor.
Kur’an-ı Kerim’de bir ayette Zerdüştlüğün önemi şu şekilde anlatılmaktadır. Hacc suresinde yer alan o ayette; "İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiîne ven nasârâ vel mecûse vellezîne eşrekû innallâhe yafsılu beynehum yevmel kıyâmeh, innallâhe alâ kulli şey’in şehîd." "Mümin olanlar, Yahudi olanlar, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecûsîler (yani Zerdüştler) ve “müşrik olanlara” gelince, muhakkak ki Allah, bunlar arasında kıyamet gününde (ayrı ayrı) hükmünü verir. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir."
Burada Kur'an-ı Kerim Zerdüştlüğü, Mekke ve Medine'de bulunan dini guruplar içerisindeki müşriklerden istisna ederek; Yahudilik, Hıristiyanlık ve Sabii'lik gibi "Samî/Semavi/İlahî" dinler arasında saymaktadır. Bu da bize tek başına bu dinin tevhidi yönlerinin olduğu ve diğer yönleri ile de sıralanan dinlerle ilgili benzerliklerinin bulunduğunu açıkça göstermektedir; zira bu konuda bütün İslam alimleri de hem fikirdir. Hem aklı başında her bir kişi İslam alimlerine gerek bile kalmadan Kur’an-ı Kerim’in açık ve seçik olan ayetlerini anlayabilirler; zaten bu konuda Kuran’ın kesin hükmü vardır ki bir ayette; Biz bu kitabı sizin anlayacağınız dil de gönderdik ki yoruma ihtiyaç kalmasın, denir.
Hz. Muhammed, Zerdüşt peygamber ve Zerdüştlükle ilgili bir hadisinde; “Onlara da Ehl-i Kitab gibi davranın.” demiştir.
Hz. Ali “cizye” konusunda Mecûsi/Zerdüştlerle ilgili; Şüphesiz Mecûsîler bir ümmet idiler. Okudukları bir kitapları vardı, diyor. Burada Hz. Ali açıkça Mecûsîlerin de “ehl-i kitap” olduklarını ifade ediyor.
Hz. Ali bir başka yerde; “Mecûsîlerin ne üzere olduklarını iyi biliyorum. Onların da uyguladıkları bir şeriat ve inandıkları bir kitap var. Bu yüzden onlara da “Ehl-i Kitab” gibi davranacağım.”diyerek Zerdüştlerin değer ve önemine atıfta bulunmuştur.
Eş-Şafii’de Mecûsîleri “ehl-i kitap” olarak ifade eder ve ekler ki; Hz. Muhammed de Mecûsîlerden “ehl-i kitap” olduklarından dolayı “cizye” almıştır.
Firdevsi Zerdüştler hakkında; “Onlar ateşe taparlardı demeyin. Aksine Tek ve Kahhâr olan Allah'a taparlardı.” diye söylemiştir. Ebu Reyhan el-Bîrûnî Firdevsî ile aynı dönemde yaşamış bir tarihçi idi. Ebu Reyhan ise el-Asâru'l-bâkıye adlı eserinde Zerdüştlük ile mecûsîlik arasında ayrım yapma ihtiyacını duymuştur. İşrâk felsefesinin şeyhi Şihâbuddîn de Hikmetu'l-işrâk adlı kitabında Zerdüşt'ün bir peygamber olduğunu yazmıştır.
Hz. Muhammedin Zerdüşti inancında olanlara dönük yakınlığını gösteren tek ve yeter bir kişi vardır ki; O da Selman-i Pak’tır. Bu kişi kaynaklara Selman-i Farisi olarak geçmiştir; ancak bilinen asıl ismi Selman-ı Pak ve dini Zerdüşt milliyeti ise Kürt’tür. İslam alimleri bu kişi için; Hz. Muhammed’in can yoldaşı ve en kıymetli sahabelerindendir, diye söz ederler. Bir Kürt ve aynı zamanda Zerdüşt inancından olan Selman-i Pak Hz. Muhammed tarafından İslam Devletinin danışmanı olarak tayin edilmiş ve Hz. Muhammedin ölümüne kadar onun yanından hiç ayrılmamıştır. Hz. Muhammed bir hadisinde Selman-i Pak’ı cennetle müjdelediği üç kişi arasına alarak; “Selman bizdendir. Benim ehli beytimdendir.” Büyük Sahabi temizler temizi, pak… Cennet üç kişiye açıktır; bunlardan biri Selman, diğeri Ali ve sonuncusu da, Ammar”dır, demiştir.
TC Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinde ise Zerdüştlük ile ilgili, aynen şu ifadelere yer verilmektedir; Milâdî VII. yüzyılda Hz. Muhammed, İslâm vahyini tebliğe başladığında yeryüzünde ateizm, putperestlik, politeizm (şirk), yıldızlara tapma da dâhil birçok din ve inanç şekilleri mevcuttu. Bu dinlerden Mecûsîlik, Brahmanlık, Budizm, Sâbiîlik, Yahudilik ve Hıristiyanlık en önemlileri olarak ve hatta bir dereceye kadar vahiy dinleri olmaları yönüyle o günün Mekkeliler'i tarafından kolaylıkla kabul edilebilir dinlerdi. Fakat yeni bir din gönderilmiştir. Çünkü bütün bu dinler, zaman içinde orijinal ve aslına uygun şekillerini kaybetmiş, zaman ve mekâna bağlı olarak çeşitli değişikliklere uğramışlar, ayrıca kendilerinden sonra gelecek ve şartları daha da iyileştirip mükemmelleştirecek bir şahsı ve onun mesajını müjdelemişlerdir. Mecûsîlik en eski dinlerden biriydi ve Zerdüşt'ün getirdiği dinin bozulmuş şekline verilen addı. Zerdüşt tek Allah yani Ahura Mazda inancını tebliğ etmiş, O'nun seçtiği kimselere ilâhî vahyin geleceğine, meleklere ve ölüm sonrası hayata imanı emretmişti. Zend-Avesta'da (Yaşt, 13, XXVIII, 129) putları kıracak olan Soeşyant adlı birinin geleceği bildirilmektedir.
Makaleye birçok İslam âlimi, Niche gibi felsefeciler, bilim adamları ve din tarihçilerinin isimleriyle birlikte görüşlerini eklemek mümkün iken amacım burada bir dini anlatmak olmadığı için bunlara gerek duymadım; çünkü bu bir isimle olacak olan farklı bir makale konusudur. Burada Zerdüştlüğün aslında kısaca Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed tarafından tanındığını ve buna rağmen Zerdüştlüğe saldıranların da İslam’a göre doğal olarak küfür ehlinden olduklarını belirtmek yetecektir düşüncesiyle bir soru ile makaleye son vermek istiyorum. Evet, Kur’ana göre Zerdüştlüğe dil uzatanlar Küfür ehli kimselerdir.
Sonuç olarak soru;
Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed, Hz. Ali, bütün “din tarihçileri, İslam âlimleri, bilim adamları, Felsefeciler ve TC’nin Diyanet İşleri Başkanlığının hem fikir olduğu Zerdüştlük ve Zerdüşt peygamber bir din ve Hz. Muhammed öncesi olarak kabul görülüyor da, neden Fetullah Gülen ve TC’nin Başbakanı Erdoğan Zerdüştlüğü karalamaya çalışıyorlar? Yoksa bunlar Müslüman âlemini aptal mı sanıyorlar?
24.05.2012
Mehmet Serhat Polatsoy