İki
milyar Müslüman on yıllardır Filistin için “dua” ediyorlar ama ne hikmetse
Filistin halkı bir türlü özgürlüklerine kavuşamıyor.
Sizce neden?
Bu güne kadar bu soruyu
soran oldu mu bilmiyorum ama ben soruyor ve cevabını yazı içinde aramayı
amaçlıyorum.
Öncelikle “dua” kavramı ve İslam
dinindeki uygulanışına bakacak olursak kaynaklarda Dua; “Bir çağrı, bir yakarış,
bir istek, bir dilek ve küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya, arzdan, arzlılardan
semalar ötesine bir yöneliş, bir niyaz ve bir iç dökme” olarak geçiyor.
İslam
inanışına göre Dua: "Bir kimsenin kendisi veya başkası
hakkında bir dileğine bir arzusuna kavuşması için Allah'a yalvarması"
olurken bu Kuran-ı Kerim’in Mü’min sûresi 60.ayette: "Bana (halis kalb
ile) dua ediniz. Duanızı kabul ederim." olarak geçer. Hani Allah; Siz
benden salih amel ve temiz kalp ile isteyin; ben sizin dualarınızı kabul
edeceğim, diyor ya…
Yukarıdaki ayette de
görüldüğü üzere dualar; bireysel ve –bencilliği aştığı takdirde de- toplumsal
olarak yapılıyor ve karşılığını bulabiliyor.
Kuantumik
düşünce ekseninde Evrenin “İstek yasası”na göre:
Bir bireyin isteklerinin evren tarafından karşılanması için kişinin tam olarak
“ne istediğini bilmesi ve bunu ifade etmesi” gerekiyor. Yasaya göre isteklerin
karşılık bulmaması; istenilenin “olmama korkusu” , “korkaklık ve samimiyetten
yoksunluk” durumlarında doğal olarak ortaya çıkıyor. İstek yasasına göre “saf”
olarak gerçekleşen tüm istemler gerçekleşirken, “bencilliği barındıran”
istekler karşılanmıyor. Toplumsallığa bağlı bir birey eğer gerçekten bir şeyin
olmasını istiyorsa, Evren bunu anlıyor ve “saf kalp” ile gelen istek ve
dilekler ya “an” ya da kısa “zaman” diliminde evrende karşılığını buluyor.
Yani yeter ki hakikatli ol
ve iste!
Atom altı parçacıklarda
ortaya çıkan sonuç, ışık deneyi sonucunda fotonların dalga-parçacık haliyle
seyir izlediğini ve zaten enerjiyle yüklü olduğunu biliyoruz. Bu enerjiler aynı
zamanda insanda da var ve kullanmasını bildiğinde yetenek olarak ortaya çıkıyor.
Buna göre “istek” olmadıkça yetenek devreye girmiyor. Tıpkı bir elektrik
devresini çalıştırmak için yapılan tüm işlemlerin sonucunda (+) ve (-)
kutupları gerektiği gibi bağlamadığında devrenin çalışamayacağı ya da devre
başında yanlış bağlantılandırmadan kaynaklı eksik kalan işlem gibi sorun
çıkıyor. Yani bir yanı eksik kalıyor.
Tam da burada milyarların
aklını alacak soru ortaya çıkıyor!
Yoksa Müslümanlar, Filistin
halkının kurtuluşunu istemiyor mu? Ya da bu kadar duaya rağmen Filistin halkı
neden kurtuluşa eremiyor; eksik kalan yan nedir?
Felsefede
Hakikate göre istek ve dua: Herkes için, iyi, doğru, güzel, estetik,
mutluluk ve özgürlük dileği, vicdanın samimi seslenişidir. Bu kadar kısa ve
özdür.
İsteklerin bırakın Tanrı
kuralına göre olmayışını, Evren ve Hakikate göre
Sen eğer dünyada tek
Filistin ve Arakan’ın ezildiğini söyler ve Tanrı’ya dua edersen, Tanrı-Evren
seni samimi bulmaz ve isteğini, “karşılanamayan istekler” sınıfına koyar ki
binlerce yıl da geçse Filistin kurtulmaz. Bilinmeli ki Evren, bu tarz yanlı isteklerin
konusunda seni samimi bulmuyor. Çünkü dünyada son yüzyılda herkesin, gördüğü,
duyduğu ve bildiği bir gerçek var ki Kürt ve Kürdistan’a zulüm uygulandığıdır.
Hakikatte vicdan duygusu ve
istek, Tanrı inancı ve dinlerin aksine; bir yakarış, yalvarış değil; samimi ve
içten duygularınla olmasını istediğin ve samimiysen olacak bir şeydir.
Bir
yandan Filistin’e dua ederken diğer yandan gördüğün, duyduğun ve bildiğin halde
Kürdistan’daki zulme sessiz kalman ve çoğu zaman da alkış tutman, evrenin
“istek yasası” tarafından karşılanmıyor ve karşılanmaz da.
Unutulmaması gereken, insanın nasıl bir canlılığı, sezgiselliği ve enerjisi
varsa Evren’in de var ve evren tahmin edilemeyecek kadar zeki. Biz bireyler
zekamızın %3 veya 4’ünü kullanırken Evren, ‘belirsizlikle birlikte’ bunun
tamamını kullanıyor.
Birlik olmayan Filistin
örgütleri ve dünyadaki bütün Müslümanların zihinlerinin temelinde hakikatten
yoksunluk veya yöntem yanlışlığı, eksik yan yatıyor olmasaydı, iki milyar
Müslümanın duası kabul görür ve çoktan Filistin kurtuluşa erer ve böylelikle
geçen haftadan buyana İsrail ordusunun yaptığı bombardımanların sonucunda 120
Filistinli yaşamını yitirmezdi.
Düşünsenize
Müslümanlar iki milyar ve Yahudiler sadece yedi-sekiz milyon. Siz bu kadar dua ediyorsunuz
ve başarılı olamıyorsanız; bu sizin nicel değil nitel eksiklik ve
yoksunluğunuzdandır.
Tüm insanlığın sığınacağı
tek şey Bilimin son evresi Kuantumsal düzlemde bir hakikat ve Kuantumik düşünce
bilinç devresidir. Ne kadar Kuantuma-Hakikate yakınlık o kadar insan olma, ne
kadar hakikatten uzaklaşma, o kadar insanlıktan çıkma ve devreyi yakma
demektir.
Dua, dilek, istek, Evren,
Enerji veya Tanrı, adına ne derseniz deyin;
Müslümanlara
ve her bir insana önerim;
Filistin
halkı için dua ettiğiniz kadar Kürdistan halkı için de dua edin.
Yeter
ki Kuantumik düşünce ekseninde Hakikatli olalım, saf ve temiz duygularla her
bir insan ama herkes için isteyelim. Göreceğiz ki zulüm, Filistin ile birlikte Kürdistan
ve diğer ezilen tüm halklarının üzerinden kalkacak ve halklar, kol kola girip
daha yaşanılası bir dünya da özgürlük halayına duracaklar.