AKP’ce ‘tasfiye’, Sayın Öcalan tarafından da “barış” adına
işletilmek ve sonuç alınmak istenen, ‘belirsiz’ bir süreç var. Sözde barış
süreci denilen ve böylesi Ortadoğu dengelerinin Kapitalist modernite
yürütücülerince kendi kazanımları doğrultusunda şekillendirmek istediği bir
zamanda kimse, günlerdir aralıksız bir şekilde HPG gerillalarının bulunduğu
Medya Savunma alanlarına dönük Türk uçaklarının bombardımanlarını görmüyor. Bu
çevreler adeta üç maymunları oynuyorlar. Ama yarın bir diğer gün TSK
operasyonlarına karşı HPG, Öz Savunma, Ölümsüzler Taburu ve Özel Kuvvet
birimlerinin de operasyonu olursa yine bu çevreler söz hakkını kimseye
vermeyerek, ‘PKK süreci sabote ediyor’, diyecekler.
O zaman; Kürtler mi ‘süreci’ sabote ediyor? demeden
edemiyor insan.
Doğru ya, Akad’larla başlayan sömürü düzeni ve esasında Abdurrahman
Paşa isyanından PKK isyanına kadar tam 29 isyanda da süreci, Kürtler sabote
etti!
Zaten Yahudi katliamını yapan da Hitler değil Kürtlerdi!
Evet evet Yahudi ve Ermenileri soykırımdan geçiren kesin
Kürtler olmalı!
Dersim, Zilan, Çorum, Maraş, Sivas, Gazi ve Roboski katliamlarını
da Kürtler yaptı!
Kürtler bununla yetinmedi ve Nagazakiye atom bombasını da
attı!
Çernobil faciası desen, Kürtlerin yüzünden oldu!
Kürtler süreci sabote ediyor, provokasyonu yaratan Kürtler!
Bak sen şu işe! HDK’ymiş, ne HDK’si, Kürtler HDK adı altında Karadeniz’i işgal
edecek. Bir barışçıl süreç varmış ve bu süreci sabote eden Kürtler-miş! Senin
neyine halkların kardeşliği, bırak olacaksa onu da AKP yapsın. AKP istediği
yere elini kolunu sallaya sallaya gitsin! Gitsin tabi.
Gitsin de, HDK-BDP niye gitmesin, diye sormadan edemiyor
insan.
Öyle ya AKP gidince ‘barışçıl’ HDK-BDP gidince provokatif
oluyor! Erdoğan bir Türk Başbakanı olarak Türkiye ve Kürdistan’ın tüm
şehirlerine gidebiliyor ama BDP, Türk meclisinde temsil edilmesine rağmen
gidemiyor. Aman ikinci Habur olmasın deniliyor da, başka bir şey denilmiyor. Sözde
barışçıl süreç için “aman siz yerinizde durun, biz gerekeni yaparız; yerinizden
kıpırdadınız da mı, gerekenler böyle yapılır” denilmek isteniyor.
Türkün hassasiyetleri var, akıllı olun deniliyor. Hem
oturun oturduğunuz yerde, siz değil, İmralı’ya gidecek heyeti biz belirleriz,
deniliyor. Heyette belli oldu, gitti ve geldi. Tüm her şeye rağmen İmralı’dan
gelen ilk mesaj, Sayın Öcalan’ın ne denli hümanist karaktere sahip olduğu
gerçeğini bütün dünyaya bir kez daha göstermiş oldu.
Türk’ün adı kullanılıp lekelenerek aman dikkat; ‘Türkün’
hassasiyeti var deniliyor.
İyi güzel de, iki yüzyıldır
Türk ulus-devletinin faşist anlayışından zulüm gören Kürdün hassasiyeti yok mu,
demeden, edemiyor insan.
TSK operasyonları olsun ama gerilla hareketlenirse süreç,
sabote oluyormuş!
Geçtiğimiz günlerde Amed’de Türk Emniyetinin aracı
tarafından ezilip öldürülen 19 yaşındaki Şahin Öner’i katleden zihniyet süreci
sabote etmiyor da, Sayın KCK yetkililerinin ve HDK’lilerin Karadeniz gezisi mi
ediyor? Aralıksız bir şekilde süren askeri operasyonlar ve her gün Zap, Kandil
ve Metina’ya bombardımanlar süreci sabote etmiyor da, Hakkari’de iç çamaşırında
el bombasıyla yakalanan şehir gerillası mı süreci sabote ediyor? Kürdistan’da
üstlenmiş Türk devletinin son teknolojiyle donanımlı askeri birlikleri ve
karakolları değil de, Gerillanın elindeki savunma amaçlı keleşi mi süreci
sabote ediyor? Yani TSK değil de, PKK mi tahrik ediyor, sözde barışçıl süreci?
Oslo masasını deviren de Kürtler; muhatap kabul etmeyip
Sayın Öcalan’a tecrit uygulayan da!
Öyle ya, zaten Kürdistan Özgür Kadın hareketi öncüsü Sakine
Cansız’ı da Kürtler katletmişti!
Evet zaten Kürdistan’da Jitem’i, Hançer’i, Askeri ve Polisi
değil DTK ve BDP temsilcilikleri terörist faaliyet yürüterek halka baskı
uyguluyorlar!
Sonra da Türkün hassasiyeti var, Türk halkı terörden çok
çekti, deniliyor.
Peki Kürt halkının çektiği nedir? Kürdün çektiği acı, hak
mı? demeden edemiyor insan.
Her gün Türk devlet yetkilileri ve AKP kurmayları tek tek
tek diye teklemeye devam ederek; aman dikkat süreç çok hassas, diyorlar; “bir
gece ansızın gelebiliriz, sizi sıcacık yatağınızdan, eşiniz ve çoluk
çocuğunuzdan alıp soğuk zindanlara atsak da sesinizi çıkarmayın”! Siz yerinizde
durun, biz gelir sizi buluruz, kimyasallarla yakarız canınızı, aileleriniz bile
sizi tanıyamaz ama süreç çok hassas, siz kesinlikle sesinizi çıkarmayın
deniliyor.
Sonra da kırmızı çizgilerimiz var deniliyor.
Türk devlet ve maalesef ‘hiçleştirilmiş’ halkının
kırmızıçizgileri var da, direnen Kürdün yok mu?
Türkün Türkiye vatan sevdası var da, Kürdün Kürdistan
sevdası yok mu?
Türkün asker sevdası var da Kürdün gerilla sevdası yok mu?
Türkiye’nin ve Türkün bölünmez bütünlüğü mesele iken
birleştiricilikten söz ediliyor da, Kürdün ve Kürdistan’ın bölünen bütünlüğünü
bir statüye kavuşturmaktan söz edilirken, neden bölücülük oluyor? Bir halkın
önderine “enstrüman” denilip hakaret ediliyorken Kürdün hassasiyetleri
görülmüyor da, Türkün üniter ulus-devletine söz söylenince mi hassasiyet
oluyor?
2013 yılı bir milad; ya çözüm ya hiç!
Heyet gitti ve geldi.
Umarım İmralı görüşmelerinden bir sonuç çıkar ve Kürt halk
önderi Sayın Öcalan’ın yol haritası uygulanır da, Kürdistan ve Türkiye halkları
gönüllü birliktelikle eşit ve özgür koşullarda yaşarlar.
BDP Kandil yolunda ve Kandil
yoğun bombardıman altında. Yaşanan bombardımanlarda 4 HPG gerillası şehit
düşmüş. Şimdi'den AKP niyetini ortaya koydu. Tahrik büyük ve sanırım iç savaşa
kadar gidecek.
Öyle görünüyor ki Türk devleti ve AKP daha çok süreçler sabote edip yaşamları heba edecek.
Öyle görünüyor ki Türk devleti ve AKP daha çok süreçler sabote edip yaşamları heba edecek.