Kürt ulusal birliğine en fazla ihtiyaç duyulduğu böylesi
bir dönemde KDP’nin KCK Eş Başkanı Sayın Cemil Bayık ve HDP Eş Başkanı Sayın
Selahattin Demirtaş üzerinden Sayın Öcalan’ın Demokratik Modernite sistemine
olan öfkesi talihsiz olmadan da öte bir açıklama ile kusuldu. KDP’nin özellikle
Şengal açıklaması bilim, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve demografik olarak
kabul edilebilir gibi değildir. Böylesi bir süreçte yaptığı açıklama duygusal
anlamda ne Kürt birliğine, bilimsel anlamda da fizik ve metafiziğe hizmet
etmeyen bir açıklamadır. Tabiri caizse delilere mal edilemeyecek olan bu
açıklama iyiden iyiye hesap edilerek yapılmıştır diyebiliriz.
KDP bilmeyerek konuşmuyor! KDP’yi konuşturan cahillik değil
Kapitalist Moderniteye olan bağlılıktır. Ancak KDP mesele ulusal birlik olunca zihniyetini
ulusal birlik temelinde dönüştürebilmeli ve Kapitalizme olan bağlılığı Kürtler
arası bir ortaklaşmanın, Kürt ulusal birliğinin önüne geçmemeli.
Maalesef ki KDP’nin ulusal birlik pratiği ile AKP’nin çözüm
süreci söz ve eylemi benzerlik arz ediyor. Öyle ki bir yerde insan; “KDP ile
AKP bu konuda ortaklaş(tırıl)mış mı” demeden edemiyor. KDP’nin pratiği ve son
açıklamasından, “AKP nasıl mümkün olduğu kadar Öcalan’sız bir çözüm istiyorsa
KDP de Öcalan’sız bir ulusal birlik istiyor” gibi bir sonuç çıkıyor.
KDP’nin yapmış olduğu açıklama KCK’siz bir toplantı ile
olmuştur ve dolayısıyla korsandır. KDP, dünyada tüm Kürtlerin temsilcisi olduğu
algısını yaratmak için her ne kadar sadece peşmergeye teşekkür etse de bütün
dünya Öcalan felsefesiyle bileylenen gerillanın tüm Kürdistan topraklarında
savaştığını, toprağı kanlarıyla suladıklarını iyi biliyor.
KDP açıklaması gerçeği ters yüz eden ve bununla birlikte PKK’yi
ötekileştiricidir. Bu durum Türk devletinin geçmiş yıllarda PKK’ye; “sizler
Kürt halkının temsilcileri değilsiniz, teröristsiniz” yaklaşımı kadar
tehlikelidir.
Sayın Demirtaş, Bayık ve diğer PKK’li yöneticilerin
Şengal’e özerklik açıklamaları Sayın Öcalan’ın Demokratik toplum
paradigmasından bağımsız değildir. Dolayısıyla KDP’nin eleştiriyi aşan
açıklaması da bir anlamda Êzîdîlerin özgürce inançlarını yaşamasına ve
demokrasiye cephe almak oluyor.
Êzîdîlik ayrı bir inanç ve Êzîdîlere bugün 73. ferman
yaşatılmak isteniyor. Hal böyleyken Êzîdîlerin inançlarını özgürce yaşamaları
için kan ve şiddetten beslenen bir devlet organizasyonuna bağlanmaları gerekmediği
gibi doğru da olmaz. Kürt güçleri Êzîdîleri çok düşünüyorsa bence tüm
ihtiyaçlarını karşılarlar ve Şengal’in başlı başına bir model olmasına yardım
ederler. DAİŞ ile amaçlanan Êzîdîliğin, yani Kürtlüğün, bozulmadan yaşayan
kadim bir dinin, özünden uzaklaştırılması ve yok edilmesiydi. Êzîdîlerin bir
yere bağlanmasından çok her anlamda güvenliklerinin alınması gerekmektedir. Neden
KDP bu hakikati görmek istemiyor, doğrusu anlaşılmış değildir.
İçinden geçtiğimiz süreç, halk ve inançlar için fırsattır.
Eğer halk ve inançlar böylesi bir süreçte özgürlüğün yol ve yöntemini bulamazlarsa
bir yüzyıl daha kölelerden daha beter bir hayatı yaşayacaklar ki Êzîdî
kadınlarımızın bugün bile köle pazarlarında satılmalarından anlayabiliyoruz.
Kürtlerin geleceği köle pazarlarında satılıyor, KDP bunu neden anla(ya)mıyor?
Evet KDP sert bir açıklama yaptı ancak bu açıklama hiçbir
şekilde Kürt birliğine hizmet etmedi aksine KCK’nin de dediği gibi böylesi bir
süreçte “provokasyon oldu. Tam da ulusal birlik için kalpler yumuşamışken hem
de KCK’nin olmadığı korsan bir toplantı ile duyurulan böylesi bir açıklamaya
gerek yoktu çünkü kazanan Kürtler olmadı.
Nasıl AKP çözüm sürecini uzatmak ve Kürt halkını oyalamak
istiyorsa, aynen KDP de bugün ki pratikleriyle Kürt ulusal birliği tesis
sürecini uzatmak, kendi halkını oyalamak ve mümkünse kardeşleriyle bir araya
gelmemek istiyor.
Dileriz ki KDP Kürt ulusal birliğini dinamitleyen bu tarz
açıklamalarından vazgeçer, birliksizlik (!) için bahaneler üretmez ve ikinci
İsmet İnönü rolüne bürünmez; çünkü KDP Kürt halkının yegâne temsilcisi değildir.
Umarım 2015 yılı Kürtler arası birliğin, baskılanan inanç
ve halkların özgürlük ve barış yılı olur.
30.12.2014