22 Temmuz 2015 Çarşamba

Türkiye Rojava'ya giremez!

Türkiye Rojava’ya giremez!


M. Serhat POLATSOY


Günlerdir Türkiye Rojava’ya ha girdi ha girecek haberleri servis ediliyor ve bu AKP medyasının PYD’yi DAİŞ‘den daha tehlikeli yapma girişimleriyle de tırmandırılıyordu. Bununla birlikte HPG gerillalarının denetiminde Güney Kürdistan sınırları içerisinde bulunan Medya Savunma Alanlarına Türk ordusunun ateşkesi de göz ardı ederek bir saldırısı da söz konusu oldu. Yazının başlığında Türkiye Rojava’ya giremez, dedik. Peki öyleyse Türkiye ne yapmak istiyor! 
Türk ordusunun Medya Savunma Alanlarını bombalaması bir tahrik olmakla birlikte çok yönlü savaşın da işaretleridir.
Peki Türkiye’nin böylesi bir gücü var mı? 
Açıkçası Türk devletinin böylesi bir gücü yok; hem Rojava’ya girme hazırlığı yapacaksın hem de HPG alanlarını bombalayacaksın; mevcut Ortadoğu konjonktüründe bunun akılla izahı da yoktur. Tamam belki çok yönlü bir savaş ancak böyle başlatılabilir ama senin buna gücün yok ki! 
Buradan akıllara şu soru geliyor! 
Türkiye’nin tamamı yangın yerine çevrilerek ülke Büyük Ortadoğu Projesi için elverişli hale mi getirilecek? Yoksa Medya Savunma Alanları bombalanarak savaş Güney’de mi start alacak? 
Yani bir taraftan Rojava’da DAİŞ desteklenecek ve yeni kapsamlı saldırılar gerçekleştirilecek, diğer yandan dünyaca da afişe edilen DAİŞ desteği Güney çıkarmasıyla tabanın nezdinde mi unutturulacak? Afedersiniz ama göründüğü kadarıyla böyle balık hafızaya sahip bir devlet toplum gerçekliği yok da değil!
Türkiye’nin Rojava’da bir tampon bölge isteği vardı ki bu yeni olmamakla birlikte İsrail’den de bağımsız değildi. Biliniyor ki daha bir kaç yıl önce mayın temizleme ihalesi İsrail’e verildi de sonra ertelendi. 
Güney Hükümeti bombardımana sessiz! 
Öte yandan şu anda Güney sınırlarındaki gerilla alanları bombalanmasına rağmen Güney Hükümeti’nin bu duruma sessiz kalması da birbirinden çok bağımsız gibi durmuyor ve bu haliyle yoruma da muhtaçtır. 
Medya Savunma Alanlarının bombalanması Türkiye’nin mevcut durumda Rojava’ya girebilmesini mümkün kılmıyor. Tabi Türkiye’nin bu zikzak ve kafa bulandırma patikleri KCK yetkililerinin ve Halk Savunma Merkezi Komutanlığı’nın gerekli açıklamaları yapmalarına da neden olmuştur. Öyle Mustafa Suphilerin istihbaratını Türk cumhuriyetine verip sol hareketi doğmadan Karadeniz sularında boğdurtan... Mele Mustafa Barzani’ye olan yaklaşımı... Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a olan ihaneti ve Türkiye’nin barındırdığı iki Çeçen komutanı infaz etmesi karşılığında Rusya’daki bir Kürt diplomatı Türkiye’ye teslim eden bir Rusya ve Putin gerçekliği Türkiye’ye geri adım attıramaz. Türkiye’nin Rusya’nın açıklamalarıyla geri adım atacağını düşünmek de sadece naifliktir.
Özcesi biz; “KCK ve Halk Savunma Merkezi Komutanlığı beyni sulanan Erdoğan ve şürekası ile devlet erkânının aklına kısmen hakikati enjekte ederek, şimdilik görünmeyeni görmelerini sağlamıştır” diyebiliriz. PKK’nin bu açıklamaları sonrası MGK kararlarının bu doğrultuda olmasının başka bir izahı olamaz herhalde! 
Yarın neyi gösterir bilinmez ancak şu an itibariyle görünen, Türkiye’nin Rojava’ya girmekten vazgeçtiği ve buna zorunda kaldığı gerçeğidir. 
Artık Türkiye sona gelmiştir. Kaçınılmaz olan da; ya Kürtlerle demokratik ve güçlü bir Türkiye, yani özgür özerk Kürdistan’lı bir Türkiye, ya da çok parçalı bir Türkiye ihtimalinin önümüzde durduğu gerçeğidir.

812



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder