Sayın Öcalan Türkiye’yi: Sorunu kendi
aramızda çözmezsek hegemonik devletler çözer, diye çok kereler uyarmıştı.
Öyle görünüyor ki uzun soluklu bir
savaş başlamış durumda. Bu savaşın emareleri öyle örtük ve elbet seçim öncesi
gibi basına sızmayan cinsten de değil. Görünen savaşın aslında gecikmiş
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki TSK 2015’in başlarından, ta ki Suruç
katliamına kadar Medya savunma alanları üzerinde her an keşif faaliyetleri
yapıyor, karadan pusulama ve imha amaçlı
operasyonlar ile gerillayı tahrik ediyordu. Bununla savaşı gerillanın
başlatması amaçlanıyordu ama olmadı; gerilla tahrike gelmeyip büyük sabır
sergiledi. AKP’li Türk devletinin böylesi saldırganlığın nedeni elbet salt
Kuzey sabrı değil aynı zamanda Kobanê direnişi ve başarısıydı da. Erdoğan’ın
“Dolmabahçe mutabakatını tanımıyoruz, ortada masa yok, Kürt sorunu yok”
tarzından inkâr söylemleri sadece onu içten içe kemiren faşist duyguların bir
dışa vurumu ve uzun soluklu savaşın da bir ilanı değildi! Gecikmiş bir savaş
derken kastedilen, PKK’nin halkların özgürlük hayalinin barışa evirilebilmesi
için tahrike gelmemiş olmasından kaynaklanıyor.
Kürt özgürlük hareketi Erdoğan’ın
maskesini düşürdü!
PKK’nin Erdoğan’ın savaş ilanını
görmezden gelmesi ve seçimlerde HDP’nin büyük başarısı en son, bu çevreleri
isyana teşvik etmiş ve sonuçta DAİŞ adıyla Suruç katliamı gerçekleştirilmişti.
Peki! Türk devleti ile birlikte
Erdoğan ve ekibi böylesi iç savaşa evirilme potansiyeli taşıyan bir savaşa
neden giriştiler? Türk devleti ve Erdoğan bu savaşın neresindeler? Bunun gibi
sorular çoğaltılabilir ancak açıklanan Dolmabahçe mutabakat metninin neden
görmezden gelindiği sorusu bir büyük çelişkiyi gözler önüne seriyor çünkü bu bir yerde, Türk Devlet için resmiyet kazanan
bir sözleşmedir. Öyleyse Devlet istese de bundan kaçamayacağına göre neden
AKP’nin kuyruğuna takıldı? Erdoğan’ın amacı sadece erken seçim ve iktidar olmak
mı?
Evet doğrudur! Amaç sadece tekrar
iktidar olup istediği gibi at oynatmak olarak görünebilir ama neden tekrar
iktidar olmak istedikleri de çok önemlidir.
Bu soruların cevabı ve Türk Devleti
ile AKP’nin ortaklığı için açığa çıkan iki referansa başvuracak olursak eğer
bugün ilan edilen savaşın nedenlerine de ulaşabiliriz.
Öncelikle Erdoğan, şürekâsı ve AKP
yetkililerinin açıklamalarındaki dil, üslup ve tarzlarına takılmamak, bunların
nedeninin faşizan ruhlara sahip bireylerin neden olduğunu bilmek gerekiyor.
Öyleyse neden?
1)
Erdoğan,
ailesi ve ekibine uzanacak olan 17/25 Aralık soruşturmaları,
2)
Türk
devletinin bir terör devleti olarak anılmasına gidecek DAİŞ yardımları bu savaş
ilanında bir nedendir demek abartı olmayacaktır.
Erdoğan ve erkânı sadece 17-25 Aralık
ile soruşturulmayacak, bir de DAİŞ’ e yardım sunan hükümet yetkilileri
oldukları için savaş suçluları olarak yargılanacaklar. Erdoğan’ın da devletin
de yaptığı, zevahiri kurtarmaktan başkası değildir. Yine Güney Kürdistan
yönetimi, KDP ve Barzani ailesini yanlarına çekmeleri de öyle alışık olunmayan
pratikler değildi. Hem doksanlardaki savaşlarda PKK’ye karşı Türkiye saflarında
yer almaları ve hem de sonraki işbirlikçi politikalarında bu güçlerin de -Kürt
birlikteliğini baltalamaktan öte- öyle etken bir pozisyonda olmadıklarını dünya
alem biliyor.
Bakmayın ABD ile Türkiye’nin İncirlik
flörtüne. Bu sadece hegemonik devletlerin Türkiye’yi çektiği tuzaktır. Çünkü
Türk devleti ne kendi halkına karşı yürüttüğü savaş suçlarından ve ne de bir
başka ülkenin iç işlerine müdahalenin pratiği olan DAİŞ desteği için bir terör
devleti unvanından kurtulamayacak. DAİŞ’i gösterip PKK’ye saldırmalarının
nedeni de düşmanlık bir yana, zaman kazanmak ve “kim bilir belki PKK’yi biz
bitirebiliriz de, Lahey’de yargılanmaktan kurtuluruz” hülyasından başkası
değildir.
Evet!
Sayın Öcalan Türkiye’yi: “Sorunu
kendi aramızda çözmezsek hegemonik devletler çözer”, diye çok kereler uyarmıştı
ama olmadı, Türkiye dinlemedi.
Türk devleti ve AKP, PKK’nin ne 12
Eylül faşist darbesiyle ve ne de kurulan savaş hükümetlerinin denediği akla hayale
bile gelmeyecek kirli savaş yöntemleriyle bitirilemeyeceğini biliyor. TSK eylemleri
için Erdoğan ve Davutoğlu’nun: “Bu bir süreç işidir” demesi de savaşın
derinleşeceği anlamına geleceğinden TC’nin bu yola baş koyduğu görülüyor. Bir
başka görünen ise hegemonik devletlerin müdahalesidir. Bu durum Kürtler ve Türkiye’de
yaşayan diğer sömürge halk ve inançlar için nasıl bir sonuç doğurur şimdiden
kestirilemez belki ama bu savaşın kazananının Türk devleti olmayacağı açık ve
nettir.
Birileri tez elden Türk devleti ve
AKP’yi uyarmalı, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini ve
sorunların hegemonik devletlere havale edilmemesini, yoksa sonuçlarının çok
ağır olacağını anlatması gerekiyor. Çünkü tek çare, Kürt halk önderi Sayın
Abdullah Öcalan’dır.
02.08.2015
ÇOK GÜZEL BİR MAKALE TEBRİK EDERİM SİZİ SEVEREK OKUYORUZ
YanıtlaSilEL YAPIMI
TAKI TASARIM
GÜZELLİK
MAKYAJ SIRLARI
YÜZ MASKESİ
PÜRÜZSÜZ CİLT MASKELERİ
2016 SAÇ TRENDİ