27 Kasım 2019 Çarşamba

HDP'de taktiksel hatalar ve musahip olan çarmıh taşıyıcıları!




HDP şüphesiz ideolojik ve felsefi anlamda öncüllerinden aldığı mirası, strateji haline getirip buna uygun taktikler geliştiren, geliştirmesi gereken bir partidir; öyle olmalıdır. Söz nasıl kutsal ise, yol ve yöntem de öyle kutsaldır. Bu kutsallığın muhtevasında adalet, eşitlik ve özgürlük konuları başat olmak kadar, yolda yürüyenlerin de buna layık ve uygun karakterde olmaları gerekmektedir.

Stratejisi doğruya en yakın olanın taktiği, yanlışa evirilme eğiliminde değildir. Örgütlü strateji ancak, bencil, toplumsal yaşamdan kendini soyutlayan ve bu anlamda toplumsallığa kanalize olmayı adeta zül sayan, kendini örgütlü güç yada değerlerin üzerinde gören, içindeymiş gibi görünüp aidiyeti kabul etmeyen, ikrardan bihaber olan yanlış kişilerin yolu ile bir çatışma söz konusu olduğunda, yanlışa evirilme eğiliminde taktiklere neden olur. Bunun nedeni de kısmen uyumsuzluktur: İnformal ilişki ağlarıyla kendini doğuranların hakikatleri, formel eğitim kalıplarına sahip olanlarla bir çatışma haline gelir. İnformal yaşam ve eğitim nonformale açıkken, formal düşünce sistematiğinden çıkamayanların her iki yapı ile de uyumsuzluğu ortaya çıkar. 

Doğruya en yakınları harmanlayamayanlar, ne adalet, eşitlik ve özgürlüğe, ne de iradeye sahip olamazlar. İrade, büyük devrimci yoğunlaşmanın somut hali iken, umut bu inancın soyut ama pratikten azâde olmayan halidir. Yoldan sapmak, yolsuzluk, düşkünlük, yozluk ile direkt ilişkili olmak kadar, hiçbir zaman yol'da olmayanların da harcı değildir çünkü o/onlar, hiçbir zaman yol'da, çizgide, esasta, hakk ve hakikatte değildir de ondan.

Evet belki HDP resmi anlamda yani isim olarak, yeni bir partidir ama HDP'yi doğurganların hiç biri yeni değildir. Bir yerde HDP, yüzyıllık baskıcı Türk devlet sistemi ve Dünya'daki diğer faşist uygulamalar içerisinde her türden zulmü görmüş olan direnişçilerin bir umudu ve bu umudu haykıranların özgürlük senfonisidir, diyebiliriz. İdeolojik ve felsefi anlamda stratejiye bağlı kalanların her biri işte, bu anlamda da kutsaldır; çünkü onlar, çarmıhlarını sırtlarında taşıyanlar olarak söz ve yolun taşıyıcılarıdırlar. 

Yol bir çok dini ve felsefi inanışa da ışık olmuştur. Yol, kardeşlikten de öte yoldaşlıktır ve bunun da gerekleri vardır. Alevilikte olan musahiplik, konumuza örnektir; zira yolun yoldaşları, adı ve sanında adalet, eşitlik ve özgürlük olanların harcı olmalı ve onlardan seçilmelidir. Söz strateji iken musahiplik, sözün kutsallığının pratik halidir. hal böyle iken HDP, stratejisine uygun yol-yoldaşlar edinmeli, bünyesindeki sağ-liberal ve sol-sekter, doğmatik ve tasfiyeci kişilikler ile onlara hizmet edenleri bünyesinden söküp atmalıdır. Onlara farklılık olarak bakmak sadece zararlı virüsleri bünyede tutmak, yeri ve zamanı geldiğinde onların harekete geçmelerine olanak sağlamak anlamına gelecektir ki bu kişiliklerin -yerel yönetim ve meclisler gibi- aktif siyaset içerisinde varlığı HDP'ye, ideolojik ve felsefesi katılımların akmasını da engeller nitelikte ve niyetten bağımsız olup, tasfiyeciliğin de ta kendisi olmuş olacaktır.
HDP karakteri gereği, her türden inanç ve halkları bağrında taşıyan bir partidir. Her türden derken bunlara, yukarıda kimi örneklerle değinmiştik. HDP, tüm bileşkelerin bileşkesi, tüm hakikatlerin sentezi ve sadece tüm insanlığın değil, bir bütünen doğadaki tüm canlıların yoldaş örgütlenmesidir.
HDP yola çıktığı kişilikleri ideolojik ve felsefe süzgecinden geçirmeli, kişiliklerin halka layık ve en azından yukarıda verilen anlatıma sahip karakterlerden oluşmalarına dikkat etmelidir. Evet HDP bir okuldur ama kimse okula üniversiteden başlamamıştır. Önce aile eğitimi, yani parti ahlakı, sonra da birebir halk ile iç içe olma durumu söz konusu olmalıdır. Henüz ahlaka sahip olmayanlar ya da ilköğrenimini yapmadan üstün de üstü aşamalarına sıçrama yaptırılanlar, sadece mide bulandırmaya yarıyacak, vakit kaybına neden olacaklardır.

Bileşen hukuku yanlış anlaşılmış ve adeta bir sapma halini almıştır; bu yanlış ya yeniden düzenlenmeli ve rayına oturtulmalı ya da yapısal kriz halini alan bu uygulama tümden kaldırılmalıdır çünkü artık HDP'de olan herkes HDP'lidir, öyle olmalıdır. Evet, HDP radikal demokrattır ve tek bir kişiyi bile 'bileşen' olarak kabul etmiştir ama o bir kişi eğer HDP'nin ideoloji ve felsefesini anlamıyorsa onun, değil milletvekili, yerelde yönetici bile yapılmaması gerekiyor. Eğer HDP'ye gönül verdiği iddiası yada görüntüsü varsa o kişi önce olduğu köy, sokak, mahalle, ilçe yada ilde yıllarca halkın arasında yerelin örgütlenmesinde önce bir izleyici, sonra da bir katılan olarak çalışmalarda olmalıdır. Kendisini ispat eder, yani halkta karşılığı olursa belki yönetici olmalıdır. Böyle birileri milletvekili olsun denilmiyor. İlle de olunacaksa; vekil, üst düzeyde ideolojik ve felsefesi yoğunlaşmayı alabildiğine içselleştiren ve bunu temsil ettiği toplum ile birlikte yaşamsallaştıran bir birikime sahip olmalıdır.

Vekillik atanmışların, kendisini gökten zembille inmiş gibi görenlerin yapabileceği bir görev değildir. Halk nasıl adanmışsa, vekillerin de adanmışlardan, hiçbir maddi-manevi kaygı gözetmeyenlerin arasından özenle seçilmeleri gerekmektedir. Bilinmeli ki sadece adanmışların, cennet dertleri olmadığı gibi, cehennem korkuları da olmaz.

Mesela Mehmet Ali Aslan adlı eski vekil, bir HDP'li değildir. Yolun gerekleri yerine getirilmeden HDP içerisine dahil edilenlerden yalnızca biridir. HDP içerisinde maalesef böyleleri var ve denge yerine dengesiz, ki bu anlamda da ilkesiz, ölçüsüz denilebilecek taktiksel hatalardan dönülmediği sürece de var olmaya devam edeceklerdir. Bu gibilerin pratikleri bir kriz var algısı doğuruyor ama kriz HDP içerisinde değil, HDP'li olmayanların karın ağrısından kaynaklanıyordur.
HDP'nin yola adanmışlarla devam etmesi, bu gibi gereksiz kişilikleri de gündem yapmayacaktır.

27..11.2019
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder