28 Nisan 2012 Cumartesi

Hasip Kaplan üzerinden Öcalan’ı Vurmak!

                                                                  28.04.2012 / Mehmet Serhat Polatsoy
Bugünlerde çokça tartışılan bir konu da; Hasip Kaplan’ın sözleri etrafında şekilleniyor. Öyle çok fazla gerilere gitmeye gerek yok; bakalım Sayın Kaplan ne demiş. Hasip Kaplan: Bayrakla, resmi dille, sınırlarla ilgili hiç bir problemimiz yok. Türkçe, ortak dilimizdir; inanın hiç bir siyasi parti, hiç bir güç 75 milyonu birbirinden ayıramaz, demiş ve bunun üzerine “devlet isteyen Kürtler” koro halinde Özerk Kürdistan ve Demokratik Konfederalizmi isteyen KCK sistemine saldırmaya başlamıştı. Bilinmeli ki burada mesele Kaplan’ın bu sözlerine saldırmak değil, esas mesele Öcalan, PKK ve doğallığında KCK sistemine karşı çıkmaktır. 
PKK’yi pasiflikle suçlayanların, Öcalan’ı anlamayanların ve KCK sistemini de aynı TC gibi tanımayanların böylesi tartışmalar çıkarması ve gündemde tutması oldukça doğaldır. Çünkü o’nlar özerklik değil (ABD’ye bağlı) bağımsızlık (!) istiyorlar. Onlar milliyetçi temelde bir ulus-devlet istiyorlar. Ulusların kaderlerini tayin hakkını devlet olarak anlıyorlar. Onlar ya devletin iktidarcı yapısını bilmiyorlar, ya da o’nlar esas iktidarcıların ya kendisi ya da kalemşorlarıdırlar. O’nlar ya tekçiliğin ve bunun sonucundaki tetikçiliğin ne olduğunu bilmiyorlar ya da kendilerinin tekleyeceği ve tetikçiliğini yapacağı bir devlet istiyorlar! Dolayısıyla bu tiplerin böylesi tartışma çıkararak yaygara kopartması anlaşılırdır. Bunlar aslında Kaplan üzerinden Sayın Öcalan’a vurmak istiyorlar. Bunların Sayın Öcalan, PKK ve KCK sistemine direk karşı çıkma cesaretleri olmadığından ve Kürt halkı nezdinde bir yerleri olduğunu bildiklerinden kendilerini ve anlayışlarını deşifre etmeme adına Kaplan’ın sözlerini algı saptırması yaratarak Kürt halkına sunuyorlar. Hâlbuki hem Öcalan hem de KCK, Kaplan’ın söylemiş olduğu sözlerin genişletilmiş halini daima söylüyorlar. Merak edenler açsınlar KCK sözleşmesini okusunlar. Öyle gizli duygularını ve amaçlarını perdeleyerek ve ahlaka sığmayan algı saptırması yoluna girerek halkın karşısına çıkmasınlar.
Kaplan’ın sözlerini yanlış anlayıp yorumlayarak tartışma yürütenler oldukça azınlıkta olmalarına rağmen, sesleri epeyce fazla çıkmaktadır. Bunlar ABD’nin internet medyası ile PKK’yi köşeye sıkıştırma planının sonucu paylaşım sitelerinde sömürgecilerin oyunlarına alet olan veya direk bu oyunların içerisinde yer alanlardır. Dikkat ederseniz bu ve buna benzer tartışmalar Sayın Barzani’nin ABD ve TC ziyareti sonrası doruğa ulaştı. Baksanıza işgalci TC ve sömürgeci ABD devletleri de bu tartışmaların yürütülmesine zerre ses çıkarmamaktadırlar. Aksine destek sunmakta ve planlarını teşhir eden “ben gibileri” de kendi siteleri olan “Nasname” gibi “sömürgecilerin gayri meşru çocuklarının” yönettiği belli sitelerde “tetikçilerine” hedef yapmaktadırlar. Çünkü bu tartışmalar onların işine geliyor. Sömürgecilerin temel amacı; Kürt halkını tek bir devlet etrafında toplamak ve PKK’yi marjinalleştirerek kuracakları bu milliyetçi temeldeki ulus-devletin başına da Sayın Barzani’yi getirmektir. Bunlar Sayın Barzani’yi de kandırarak, oyuna getirmek istiyorlar.
Şuanda Sayın Kaplan’ın sözleri üzerinde tartışma yürüten her bir kendine aydın, yazar, akademisyen ve örgüt kimliğini takmış olanlar, ya bilerek ya da bilmeyerek ABD ve BOP projesine ortak oluyorlar. Deyim yerindeyse onların yılmaz taşeronluğunu yapıyorlar.
Üniter devletlerin Özerk Kürdistan’ı “tanımadığı” oranda elbette KCK sistemi de sömürgecilerin çizmiş olduğu sınırları kabul etmiyor ve tanımıyor. Elbette KCK sistemi de tekçi ulus-devletlerin; tek bayrak, tek dil, tek vatan, tek millet yasalarına karşıdır. Sırf bundan dolayı KCK sistemi diye bir sistem oluşturulmuştur. Sırf ulus-devletlerin bu iktidarcı ve tekçi yapısından kaynaklı KCK sistemi, bireyleri köleleştiren ve başkaldırılara davetiye olan bir “devlet” yapısını reddediyor.
Bu çevreler Kaplan üzerinde Öcalan’ı vurmak istiyorlar. Amaçları bundan başkası değildir. Açık ve seçik olarak yapamadıklarını gizlice, perdeleyerek yapmaya çalışıyorlar. Devekuşu misali bilmiyorlar ki kıçları dışarıda kalıyor!
Kaplan: Bayrakla, resmi dille, sınırlarla ilgili hiç bir problemimiz yok. Türkçe, ortak dilimizdir, diyor. Bakın Sayın Öcalan’ın değerlendirmesi KCK Sözleşme metninde nasıl ifade buluyor.
Koma Civakên Kürdistan Önderi, “Ben ulusların kendi kaderini tayin hakkını şöyle anlıyorum: Bu hak, kendi demokrasisini ve devlet olmayan kendi yönetimini kurma hakkıdır. Devlet olmayan toplulukların köylerde, mahallelerde ve şehirlerde kendi sorunlarını kendileri tartışarak kararlaştıracakları ve çözecekleri bir model kurma hakkıdır. Demokratik ulus devletin yarattığı bireye dayanmaz. Ulus-devletin yarattığı birey köledir. Devletin birey yaratması, vatandaş yaratması bütün kilitlenmelerin sebebidir. Demokratik ulus, topluluk ve bireylerin kendi yerel gerçeklikleri doğrultusunda sorunlarını tartıştığı ve çözüm ürettiği modeldir. Bizim hedefimiz devlet değil, demokrasiyi kurmaktır. Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı milliyetçi temelde devlet kurmak değil, siyasi sınırları sorun yapmadan ve sınırları esas almadan kendi demokrasilerini kurma hakkıdır. Kürdistan için üç hukuk geçerli olur: AB hukuku, üniter devlet hukuku, demokratik konfe­deral hukuk. Üniter devletlerin bizim demokratik hukukumuzu tanımaları halinde bizde onların hukukunu tanırız” diye ifade ediyor.
İşte sizin anlamak istemediğiniz ve Hasip Kaplan’ın (belki yersiz olarak) söylemek istediği tam olarak budur. Yani eğer devletler bizi tanırsa, bizler de onları tanıyacağız.
Bizler Hasip Kaplan’ın ne demek istediğini çok iyi biliyoruz, sizler bizim algımızda ne sapma yaratabilirsiniz ne de buna gücünüz yeter. Kürt halkının iyi niyetini ve mücadeleye bağlılığını kullanarak giriştiğiniz bu yol doğru bir yol değildir, bilmelisiniz. Hasip Kaplan, BDP’nin bir milletvekilidir. BDP ise özerkliği savunan bir anlayışa sahiptir. Bu anlayış ifadesini KCK sözleşmesinde ve Öcalan Önderlikli PKK hareketinde buluyor. Daha düne kadar PKK ile TC’nin görüşmeleri vardı. Bu görüşmelerin varlığı herkesçe biliniyor. Bu görüşmelerde tamda Hasip Kaplan’ın söylediği sözler konuşuluyordu. Onlara KCK sistemini içeren dosyalar sunuluyordu. TC, Özerk Kürdistan’ı tanıdığı oranda Özerk Kürdistan’da TC’yi tanıyacaktı. Bu bir anlaşma sonucunda olacaktı. Eğer siz bir diyalog halinde ve bazı görüşmeler yürütüyorsanız, kalkıp görüştüğünüz sistemi tanımayıcı sözler sarf edemezsiniz. Hem görüşme yapacaksın, hem de tanımayacaksın, o zaman niye görüşüyorsun diye sormazlar mı adama. Şuanda herhangi bir görüşme olmasa bile (!) Hasip Kaplan’ın sözleri sürecin ana temelidir. Kaplan’ın sözleri KCK sözleşmesinde aynen vardır ki yukarıda da gördük. Ayrıca Sayın Öcalan hemen hemen bütün görüşme notlarında; O’nlar bizi tanıdığı oranda, bizde o’nları tanıyacağız, diyordu. Tabi bu bir müzakere halinde ve anlaşma sonrası olur. Yoksa şuanda savaşın en kızıştığı ortamda değil!
Bu tartışmaları yürütenlerin derdi; “böylesi bir zamanda söylenecek bir söz değil” demek değildir. Öyle olsaydı belki haklısınız denilebilirdi, ama dertleri KCK sistemini tanımadıklarını Kaplan üzerinden dile getirmek ve sosyal medya, internet siteleri ve kendi köşelerinde pratikleştirmektir. Onların derdi “Kaplan üzerinden Sayın Öcalan’ı ve paradigmasını vurmak”tır. Kaplan’ın sözleri tamamıyla Türk halkına dönüktür. Zemin hazırlamaya dönüktür. Yoksa tüm iplerin koptuğu bir anda bu tarz sözler elbet sarf edilmez. İşte o sarf edilmeyen zamanlarda da bir Kürt vatanı olur ki hiçbir şekilde Güney’e de benzemez.  İşte KCK de zaten tek bayrak, tek dil, tek vatan, tek millet olan milliyetçi temeldeki ulus-devletçikleri kabul etmediğinden dolayı KCK’dir.
Kaplan’ın sözlerini algı saptırması yaratarak Kürt halkına farklı anlatan ve yorumlayan anlayışlara söyleyebileceğim tek şey; Sizler bilerek veya bilmeyerek sömürgecilere ortak oluyorsunuz, bilmeyenler vazgeçsin yazıktır, bilenler ise “deşifre ve teşhir” olacağı günü beklesinler. Özgürlük Hareketi, sömürgecilerin yanında olan her bir Beyaz-Kürdü en yakın zamanda teşhir edecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu çevreler kesinlikle HPG’nin dünkü uyarısını dikkate almalıdırlar! Dünyanın neresinde olursa olsunlar, uyarıdaki “muhatap çevrelerin” gidebileceği hiç bir yer yoktur.
28.04.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder