14 Ocak 2012 Cumartesi

Kürd Hareketine Açık Mektup - Kürd Hareketi Legal Alandan Çekilmeli

Sistemleşmek o’nlaşmaksa, Kürd legal hareketi çoktan sistemleşmiştir. Şimdi değil, Kürd hareketi ta HEP’ten bu yana sistemin içerisindedir.
Çok eskiden beri ben HEP’in Kürd özgürlük hareketi tarafından bilinçlice kurulduğunu düşünmüyordum. Hala da böyle düşünüyorum. Tabi DEP, öz be öz Kürdistan özgürlük hareketinin isteğiyle kuruldu!
Neden mi?
Ya Kürd legal alanı işgalci Türk sömürgeciliği tarafından yönlendirilecekti ya da olacaksa bir legal siyasal parti, bu da özgürlük hareketinin etkisinde olacaktı. Öyle veya böyle DEP’ten BDP’ye kadar gelen legal alan pratiği, Kürdistan özgürlük hareketini istemeden büyük zorluklar altında bıraktı.
Hatta Sayın Öcalan’ın 93 ateşkesinin altında yatan neden de biraz buydu, diye düşünüyorum.
Henüz silahlı savaşa başlamış bir örgüt nasıl olurda sistemin içerisinde legal faaliyet yürütebilir? Yürütemez tabi. Mantıklı da olmaz. Ancak PKK’nin bundan başka bir şansı kalmamıştı. Ya DEP’i kuracak ve çizgisinde siyaset yapacaktı. Ya da HEP, PKK karşısına çıkarılacaktı. PKK bunu göze alamadı ve zorunlu olarak legal ayak ile yola devam edildi.
Legal siyaset hiç olmamalıydı.
Legal siyasetin PKK etrafında oluşması, PKK’nin etkin kadrolarının bu alanda da faaliyet yürütmeleri olacaktı ki, sırf bundan dolayı kadrolar zindanlara dolduruldu. 90’lı yıllarda PKK’nin yirmi bine yakın kadrosu cezaevindeydi.
Legal alan deşifreyi beraberinde getirdi. Türk sömürgeciliği PKK’yi askeri alandan siyasi alana çekmeye ve böylelikle yetişmiş ve yetişecek tüm kadrolarını deşifre etmeye başladı.
Türk sömürgeciliğine bağlı tüm siyasal oluşumlar, onun kontrolünde olur ki, özgürlüğü için direnişte olan Kürd, bilerek sistemin kucağına oturmak istemez. Bundan dolayı Türk sömürgeciliği, Kürdistan özgürlük hareketinin tüm legal çalışmalarına izin verdi.
İzin vermeliydi, çünkü deşifre olmamış on binlerce insan vardı.
Legal alan örgütlülüğünü arttırdıkça, sistem Kürd halkını bir bir fişlemeye başladı.
Bence legal alan büyük bir hataydı. Evet belki zorunlu olarak bu alana girildi veya belki erken girildi ama bu hata bugün ki deşifreleri ve tutuklama zeminlerini yaratıp ortaya çıkardı.
Türk sömürgeciliği 30 yıldır bir taraftan askeri ve siyasi operasyonlara son hız devam ederken, diğer taraftan da Kürd hareketinin tüm legal çalışmalarına izin verdi; Hala da veriyor ve Kürdistan özgürlük hareketi bu alanda faaliyet yürütmeye devam ederse, yine izin verecek ve mücadele olduğu yerde kala kalacak. Çünkü deşifre her an yaşanacak ve bu Türk sömürgeciliği için ele geçmez bir fırsattır.
Çünkü legal alanda yürütülen çalışmalar, sömürgeciyi hiçbir şekilde zorlamıyor, aksine legal siyasal alanda faaliyet yürüten tüm kadrolar yorgun düşüyor. Bu alan kitleyi olduğu gibi kadroları da kendinden geçiriyor. Sömürgeci bunu çok iyi bildiğinden Kürd hareketinin legal alan çalışmalarına izin veriyor, sonra da tepesine biniyor. Adeta alay ediyor.
Sabahtan bu yana yaşanan baskınlar neticesinde BDP, tüm teşkilatlarına genelge göndermiş. Direnişe devam demiş. Elbet bir direniş olmalı ve olacak; sömürgecilik karşısında elbet el pençe divan durulmayacak; ancak bu saatten sonra bir fayda getireceğini de düşünmüyorum. Uyanılmalı artık. Türk sömürgeciliğinin Kürd halkına yaptığı “zorba bir erkeğin, zavallı bir kadına yaptığı alçaklık” gibidir. Irza geçmedir. Tecavüzdür. Dayaktır. Tabiri caizse fahişeleştirmedir. Karılaştırmadır.
Kürd hareketi legal alandan çekilmeli derken, Sömürgeciyle baş edemez anlamında söylemiyorum. Sadece yer üstünde legal değil de, “yer altında” illegal bir şekilde çalışmalarına devam etmeli diyorum. Bu bilinç, kararlılık, istihbari birikim ve tempo Kürd hareketinde var. Evet, 21. Yüzyılda Kürd hareketi hücre biçiminde örgütlenmeli ve düşmana ağır darbeleri, düşmanın Kürdistan’daki kurumlarını her haliyle işlevsiz hale getirmeli, diyorum. Bir yerde buna mecbur kılınıyor. Sömürgeci Kürdistan özgürlük hareketini isyana tahrik ediyor. Bunun karşısında Kürdistan hareketinin oldukça yeterli savaş deneyimleri var ve direniş bu temelde de yürütülebilmeli.
Yok eğer bu haliyle, yani sistem içerisinde istenildiği kadar direniş geliştirilsin, Türk meclisinde Türk kimliğiyle, Türk olmaktan başka, Türk’e köle olmaktan başka hiçbir şey ele geçmeyecektir. Sen istediğin kadar örgütlen, sistem tarafından fişleneceksin.
Gördük işte, Van’a Türk bayrağı, Diyarbakır’a kelepçe bıraktılar. Dün de Sayın Sakık, kendisine bırakılan mermiyi göstermişti. Başka ne olacaktı ki, sömürgecinin gül atması beklenemez ki.
Sömürgeci, gel örgütlen diyor. Sonra da sen örgütlenmeye mi çalışıyorsun. Ala sana örgütsel çalışmanın sonucu operasyonlar, diyor.
İşte ondan dolayı her yazımda, sömürgecileri tanımayanların önce sömürüldüğü, ardından sömürgeleştiğini ve sonrasında da sürüngenleştiğini üstüne basa basa söylüyorum.
TC, legal alan Kürd özgürlük hareketini neredeyse sürüngenleştirmiş durumdadır. Buna rağmen hala legal siyasette ısrar etmek, diri ve onurlu Kürd halkını daha bir sömürgeci sisteme peşkeş çekme anlamına gelecektir ki, bu BDP’nin de istediği bir sonuç değildir.
Sanırım kimseler ABD veya AB’nin Türk sömürgeciliğini durduracağını sanmıyor. Bütün kararların ortaklaşa alındığı tüm herkesçe biliniyor. Buna rağmen hala legal siyasette ısrar etmek, inanın hem halkı hem de hareketi daha fazla yozlaştırır.
Çekilin meclisten ve sistemden kopun. Sistemin içerisinde tekbir saniye bile kalmak ona ortak olmaktır. Sisteme ha direkt ortak olmuş ve AKP’nin yanında yer almışsın, ha da onun tuzaklarına düşmüş ve dolaylı ortak olmuşsun; bunu bildikten sonra hala sistemle barışmayı istemek, birey anlamında kişinin kendisine ihaneti, toplumsal anlamda da Kürd halkına ihaneti sayılacaktır.
Biline ki, Kürd özgürlük hareketi legal alanda faaliyet yürüttüğü müddetçe parti çalışanları ve kadroları deşifre olacak, bu deşifre hali ise fişlenip, dışarıda basın açıklaması yapacak tek bir bireyi dahi bırakmayana kadar hepsi Türk sömürgeciliğince çürüten zindanlara gönderilecektir.
Halk diri ve hala ayaktayken, neden legal alandan çekilme kararı alınmasın ki?
Hem bu karar bir Türk meclisinde, Türk sömürgeciliği altında kalındığı kadar yüzsüzce de olmaz. Aksine onurluca olur. Türk meclisinde, Türk sömürgeciliğin altında geçen her bir gün Kürdistan’ın canından can, halkından onur götürüyor. Bu sömürgeci devletin her gün her an Kürd halkının ırzına geçmesine müsaade etmeyin. Kürd halkını onursuzlaştırmayın.
Bence bugünden tezi yok Kürd özgürlük hareketi tüm legal faaliyetlerini askıya almalı ve tüm kurumlarını fes etmeli ve BDP’yi meclisten çekmelidir. Unutmayalım ki Türk sömürgeciliğiyle girişilecek her uzlaşı özgür Kürdü biraz daha onursuzlaştıracaktır. Adı üzerinde sömürgeci bunlar. Sömürgeciyle onurlu bir sözleşme imzalanabilir mi? Her zaman gel gitler içerisinde faaliyetlerin olur ama hiç sonuç alamazsın. Her an ve her dem kararsızlık içerisinde kalırsın. Bu da beraberinde karamsarlığı getirir. Ama radikal adımlar atarsan, ne kararsızlık kalır, ne de karamsarlık. Unutmayalım ki; Kararsızlık ve karamsarlık da düşmandan daha düşmandır.
13.01.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder