18 Temmuz 2012 Çarşamba

Amed Kalesi ve kardeşlik

                                             Özgür Gündem Gazetesi / Yazar: Mehmet Serhat Polatsoy
-/- AKP polisinin düşmanca tutumu beraberinde, Kürt halkında bir kırılma ve kopuşu getiriyor. Kırılan sadece Sayın Buldan’ın ayağı olmadığı gibi bir kez daha onuru kırılan ve ruhen kopuşu yaşayan Kürt halkının ta kendisidir. -/-
En son dün Amed’de AKP Hükümetinin yasakçı zihniyetini ve seçmen seçilmiş diye ayırt etmeden Polisin halk, belediye başkanı ve vekillerine olan düşmanca yönelimini gördük. Düşmanca diyorum çünkü halk ve seçilmişlere bu denli pervasızca yönelimin başka bir adı olamaz. Bu yasak ve saldırıyı yapanlar Vali ve Emniyet teşkilatı. Bu vali ve polisler de Türk devletine bağlı. Türk devletinin yürütücüsü de Erdoğan’dan başkası değilken Başbakan ve AKP zihniyetinden demokrasi çıkmayacağı önceden bilinmeliydi. Bir sinekten ne kadar yağ çıkarsa AKP’den de o kadar demokrasi olacağı anlaşılmalıydı. Bu anlamda ona inanmak ve güvenmenin de ona hizmetten öteye bir şey ifade etmeyeceği de görülmüştür umarım!
Dikkat çekmek istediğim şey; AKP polisinin düşmanca tutumunun beraberinde, Kürt halkında bir kırılma ve kopuşu getirdiği gerçeğidir. Kırılan sadece Sayın Buldan’ın ayağı olmadığı gibi bir kez daha onuru kırılan ve ruhen kopuşu yaşayan Kürt halkının ta kendisidir. Bir kez daha diyorum çünkü bu kez, son deme benziyor gibi.
Ayrıca Kürt halkı diyor ve genelliyorum! Çünkü AKP polisinin yönelimi salt BDP’ye oy veren Kürtlerde değil, bir bütünen Kürt halkının tamamında bir düşünme ve kırılmayı meydana getirmiştir.
Ruhen kopuş yaşanıyor
Kırılmanın varlığı zaten Türk devletinin Kürtler üzerinde topyekûn uyguladığı hukuktan anlaşılıyordu. Bu son saldırıyla iyice derinleşen kırılma, bir yarık oluşturdu ve paramparçalanmışlık hissiyatını orta yere tüm hakikatiyle koyarak uykudaki Kürtleri de uyandırmış oldu. Bir yerde AKP’ye oy veren Kürtlerin de düşünmesine, “bizler oy vererek meğer kardeşlerimizin katledilmesine, en küçük hak talebinde bile şiddetle karşılanmalarına oy vermişiz, demelerine neden oldu.
Aslında Kürt halkının ezici çoğunluğu son otuz yıldır Türk ırk devletiyle ruhen kopuşu yaşamıştı. Onlar açısında Türk devletinin anlam ve önemi yeterince kavranmıştı. Acı, gözyaşı ve ölümler bunu onlara çok acı bir şekilde göstermişti. Geriye AKP’ye oy veren Kürtler kalmıştı ve onlar da bu son saldırıyla birlikte bir “kırılmayı” yaşadılar. Muhafazakâr Kürtler artık Erdoğan’ın bir Müslüman ve ümmet anlayışını savunan bir ‘sorumlu’ olduğundan çok “büyük yaralar açan” ‘sorunlu bir kişilik’ olduğunu kavrayabildiler. Bu kavrayıştır ki psikolojik, sosyolojik, bireysel ve toplumsal kırılmayı tetikledi. Amed Valiliğinin yasak kararını değerlendiren Ensarioğlu’nun haykırışı da aslında biraz bu yöndeydi. Ensarioğlu ‘yasak olmamalı’ derken aslında partisine; Ey AKP, sen bu yasakları uyguladıkça benim gibi düşünen Kürtler de senden kopacak, senden kopuşu yetmediği gibi Türk halkıyla da birlikte bir yaşamı istemeyecek, demeye getiriyordu.
Kürt kadınına yönelme
AKP polisinin Sayın Buldan’ı direkt hedefine alıp yaralamasının anlamı bizce malumdur. AKP’nin bu pratiği Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı direnen Kürt kadınının uyanış ve kurtuluşunu sekteye uğratma amacı taşımaktadır. Kürt kadını bu niyetin başarıya ulaşmayacağını on yıllardır gösterdikleri demokratik mücadele ve direnişle ispatlamışlardır. Bir de ruhen kopuş ve kırılma olayına muhafazakâr cepheden bakmak gerekirse, AKP’ye oy veren Kürtlerin gördükleri manzarayı; En ilkel çatışma ve savaşlarda dahi kadına el kalkmaz ilkesini dahi görmeyen, değerli alt üst eden, buldozer gibi insaniyetliğin üzerinden geçen AKP zihniyeti, Kürt özgürlük mücadelesi şahsında şahlanan uyanışa geçen kadına el uzatmış ve böylelikle acizliğini, aslında tükenmişliğini bir kez daha ortaya koymuştur, diye yorumlayabiliriz.
14 Temmuz halk serhıldanında bir kez daha görüldü ki Amed, dün olduğu gibi bugün de bir kaledir. Amed halkı erkeği ve kadınıyla, çocuğu ve yaşlısıyla kalelerinin kolay kolay yıkılamayacağını Türk devletine 14 Temmuz direnişiyle bir kez daha gösterdiler. Bu anlamda Amed halkının 14 Temmuz direnişinin devrimci bir karakter taşıdığını söyleyebilir ve AKP’ye oy veren Kürtlerle bütün Kürdistan ve Türkiye’deki her kültür ve inançtaki Kürdün de artık bu kırılmayla beraber Türk halkıyla birlikte yaşam ve kardeşlik söylemlerinin boşa çıkacağını ve böyle giderse de rahatlıkla pratikte bir karşılık bulamayacağı tespitini yapabiliriz.
18.07.2012
Mehmet Serhat Polatsoy
18.07.2012 tarihli Özgür Gündem Gazetesi 13.sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder