21 Eylül 2012 Cuma

PKK, nasıl durdurulur?


Yirminci yüzyıl boyunca Pozitivist bilimin Liberal ideolojisiyle hüküm sürdürülen Ulus-devletlerin bir ilerlemeden çok kangrenleşmiş sorunları beraberinde getirdiği gerçeği, hem bilim çevrelerince ve hem de Kapitalist modernite yürütücülerince anlaşılmış ve kısıtlamalı olarak soru ve sorgulamalar, yine kendi sistemlerini canlı tutma, sürdürülebilir kılma adına serbest bırakılmış ve sonuç için de programlar geliştirilerek, basın yayın aracılığı ile tartışmalar yürütme ihtiyaç gibi gösterilmiştir. Tıpkı Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘iyi şeyler olacak’ sözünün gittiği yer gibi. Baskıcı bir yönetimde eğer bir sözcü ‘iyi şeyler olacak’ diyorsa, -belirsizliği elden bırakmadan- esnek şüphecilik ile bakmak öyle negatifliği getirmiyor olduğundan, olabilecek iyi şeylerin yine kendi sistem ve yönetimlerinin devamlılığı için olabileceğini tahmin etmek gerekiyordu.

Bilimde prensip, bilinene yakın olanın, tahmin edilenin veya varsayılanın soruyla başlaması ve sonradan ya deney ya da gözlem yolu ile bir netliğe ulaşmasıyla devam eder. Yani bir sorunun ortaya çıkması için ilk elden bir olayın veya olgunun olması gerekmiyor, pratik sergilenmeden de soru ve sorgulamalar ortaya çıkabiliyor; ya da tam zıddı. Yani soru her şekliyle ortaya çıkabiliyor. Bilimsel araştırmaların aşamaları önce ‘veri toplama’, ardından ‘veri analizi’ ve sonrasında da ‘bulguların yorumlanması ve rapor yazımı’ işlemleri ile gerçekleşir ve sonrasında kitaplarda bütün dünyaya buluş diye okutulur.

Tüm bu araştırma aşamaları, askeri anlamda işgal, siyasal anlamda statüsüz bırakma, ekonomik olarak sömürü, fiziki açıdan soykırıma varan katliam ve sosyo-kültürel olarak da soykırım hali yaşayan Kürt halkı ve Kürdistan coğrafyasının sorunlaştırılan gerçekliği için on yıllardır denenmiş ve bulunmuş olmasına rağmen hala bir sonuca ulaşmıyorsa bu ‘yanlı bilimin veya kapitalist modernitenin herhangi bir çözüm istememesindendi.

AKP devletinin başta Kürt halkı ve Aleviler olmak üzere tüm ezilen halk kesimlerine karşı başlattığı özü imha ve inkar olan ‘milli birlik-bütünlük projesi’ operasyonu ile kangrenleşen sorunlar beraberinde, Başta Erdoğan olmak üzere kimi çevrelerde soru ve sorgulamaların doğmasına neden oldu. Mevcut durum, tıpkı Klasik fizikten Kuantum fiziğine geçişin zorluğu ve bu hakikat sırasında Einstein’in ‘tanrı zar atmaz’ sözündeki hayal kırıklığı gibi, Kürt ve Kürdistan gerçekliğini bütün dünyaya duyuran PKK hareketinin yenilmezliği karşısında akıl tutulması yaşayan hem AKP devleti ve hem de Liberal yazarların soru sormaları ve çürümüş sistemi artık sorgulamaya başlamaları gibidir.

Dikkat ederseniz eğer Türk Başbakanı Erdoğan dün, “eğer PKK silahları bırakırsa” zaten operasyon olmaz, dedi. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü… Erdoğan burada aslında oyalama taktiğinden çok –ki zaten artık Kürt halkı oyalamaya gelmeyeceğini ilan etti- bir soru sorarak kendi içinde sorgulamayı başlattı. Savaşın en şiddetli ve PKK’nin ‘alan hakimiyeti’ kurduğu bir sırada Başbakan tarafından sarf edilen bu söz bir yenilgi durumuyla birlikte, soru ve sorgulamaların da başlangıcının en bariz göstergesidir.

Yine Türk basının fenomenlerinden olan Mehmet Ali Birand; TSK, PKK’yi neden durduramıyor? başlığıyla bir yazı kaleme almış ve kendince PKK’nin neden bitirilemediğinin nedenlerini şıklar halinde sıralamış. Burada nedenlerden çok artık Birand’ın da, AKP hükümetinin süreci yönetemediğini, var olan ‘soruna’ derman olamadığını ve iyiden iyiye Kürt ve Türk halklarının bir ayrışmayı yaşadığının soru ve sorgulamasını yapmasıdır. Mehmet Ali Birand ki bir dönem ve hala devam eden özel savaş hükümetlerinin kalemşörlüğünü yapan ve hiç çekinmeden de bunu itiraf eden bir kişiliktir. 1980'lerde Pekeke diyen Birand, 90'ların başından itibaren ‘büyük’ devletine inanmış olacak ki çark ederek o da; Pekaka demeye ve on yıllar sonra kendisinin de itiraf ettiği gibi "zaman zaman biz zaman zaman da hükümet ve askeri kaynaklarından bizlere servis edilen düzmece-yalan-yanlış haberlere imza atıyor ve ardından bizler bu haberlere kendimiz de inanarak bu temelde bir yorumlamaya gidiyorduk”, diyecekti.

Bence Birand yazı başlığındaki sorusuna cevabını çoktan bulmuş ve ‘köylü kurnazlığı’ dediğimiz taktiği uygulayarak o da modern kurnazlık yapıyor ve "bildiğini başkalarına söyletmeye" çalışıyor. Bununla birlikte kendisiyle beraber başkalarının da soru sormasını veya cevaplandırmasını istiyor.

Peki nedir o bildiği gerçek denilecek olursa da; TSK'da olmayan inanç PKK gerillalarında var. TSK, PKK'yi durduramaz çünkü gerillaların bir özgürlük ve işgal edilmiş bir ülke aşkları var. Yani bu gerçekle demek ki, ‘tanrı zar atmış’ oluyor. Sayın Birand eğer Kuantumu incelerse değil TSK’nın hiçbir teknolojik gücün PKK ve özgürlük savaşçılarını bitiremeyeceğini anlayacak ve sorusuna en hakikatlisinden cevabı da orada bulacaktır diye düşünüyorum. Bu durumda hem mantıksal, felsefik ve hem de bilimsel olarak PKK yenilmez/yenilemez. PKK, Kürt ve Kürdistan’a çözüm bulunduktan sonra da bitmez, ancak durur. Durduğu an zaten Kürt ve Kürdistan’ın özgürlüğünün olduğu zaferin taçlandığı andır. Bunun için de işgal edilmiş Kürdistan topraklarından postal ve sömürünün kalkması gerekmektedir.

İşte PKK, bilimsel olarak ancak böyle durdurulur.

Hadi hayırlısı! Hazır soru ve sorgulamalar başlamışken belki bir çözüm kapısı da aralanabilir!

18.09.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder