Hemen her hafta bir Türk kanalında
programa çıkan Başbakan Erdoğan ve Bakanları, gittikleri TV’leri adeta işgal,
sunucuları teslim, yorumcuları da sıraya dizerek kendilerinden başka kimselerin
konuşmasına dahi fırsat vermiyorlar. Elbet onlar, Türkiye ve Türk halkının
Başbakan ve Bakanları, Türk medyasında çıkmayacaklar da, Kürt medyası Nûçe ve
Stêrk TV’lerinde mi çıkacaklar!
AKP Hükümet erkânı, bazen
anlık gelişen programlar, bazen önceden an’ı hazırlayıp tertiplenen programlar
ve bazen de günler öncesinden tarihi belirli olan programlara çıkıyorlar. Bu
programlar bazen –gelenekselleşen- ‘Ulusa Sesleniş’, bazen ’Söyleşi’ ve bazen
de ‘Güncel Sorunlar’ adı altında düzenleniyor.
Artık Erdoğan ve AKP’nin mi
isteğidir, yoksa Türk medyasının reyting kaygısı nedeniyle mi bilinmez ama Türk
medyası günler öncesinden başlar seyirci toplamaya. Tabi mesele Türkiye’nin
Başbakanı olunca bütün çevreler izlemek için geçer TV karşısına. Malum burası
Türkiye ve her kesin her kesimin belli sorunları var. Böylelikle AKP,
mitinglerde bulduğu sayıdan daha fazlasını TV’lerdeki programlarda bulur. Hani
72 milyon bizi izliyor deniliyor ya, işte aynen öyle.
Bütün Türkiye; acaba
Başbakan ne diyecek diye bekliyor! Öğrenciler harçları merak ederken… Emekliler
acaba maaşımıza zam gelecek mi diye TV karşısında uyukluyorlar. Ya işçiler! Onlar
da belki ‘bir simit daha alabiliriz ve asgari ücrette artış olacak mı’ diye,
bir gözleri ekran da diğer gözleri pencereden gece yarısı gelecek olan fabrika
minibüsünü bekleyerek dinliyorlar, Başbakanlarını.
Kürtler mi?
Boş verin, kim takar
Kürtleri! Hem Kürtlerin hiçbir sorunu yok ki! Kürtler ‘asimilasyondan
geçirilmiyor, köylerinden göçürtülmüyor, yaşadıkları coğrafya olan Kürdistan’da
ormanları yakılmıyor, çocukları havanlarla parçalanmıyor, vekil ve
siyasetçileri zindanda değil, mitingleri yasaklanmıyor, linç edilmiyorlar, her
yerde özgürce dillerini konuşabiliyorlar, kardeşleri, abileri, ablaları, baba
ve anneleri zindanda süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinde değil ve ölüm
sınırına yaklaşmamışlar’ ki!
Kürt halkının bırakın
gerçekliğini, sorunu dahi yok! Bir öğrenci, işçi, memur ve emekli gerçekliğinin
sorunları var ama Kürt halk gerçekliğinin yüzyıllık sorunları yok arkadaş. Ya
ne var? ‘Terör’ belası var ve Kürt halkı devletten değil, tez elden ‘BDP ve PKK
belasından’ kurtarılmalı!
Başbakan mitinge çevirdiği TV
programlarında işte milyonlar tarafından böyle izleniyor ve sorulara cevap
veriyor.
Bakın sorular öyle
bildiğimiz gibi anlık gelen cinsten değil. Öyle pat diye soru mu olurmuş!
Başbakan Erdoğan’a sorulacak sorular günler öncesinden AKP Genel merkezine
gönderilir ve elemeden geçirilerek Erdoğan’ı terletmeyecek az sayıda soru
sorulması için izin verilir ki bu soruların hepsi önceden moderatörde vardır.
Mitinge, pardon! Birde
stüdyoya Türk basınında belli bazı genel yayın yönetmenleri çağrılır ki bunlar
adeta “prompter” görevi görürler. Özgür Gündem, Birgün ve Evrensel gazetelerinin
genel yayın yönetmenlerini çağıracak halleri yok ya; zira onlar hakikati
haykırarak sıkıştırır ve terletirler ‘yüce’ Erdoğan’ı. İncitmeyen, zorlamayan,
acıtmayan, köşeye sıkıştırmayan, gerçeği soramayan stüdyodaki gazeteciler
sorularıyla birer prompter oldukları gibi, gülüşleriyle de alkış oluyorlar ve
miting ‘güzel’ ve iktidarın istediği şekliyle son buluyor.
Mitinge dönüşen program
sonunda büyük bir hayal kırıklığı! Çünkü belediye işçilerine kaldı miting
alanına gelen izleyicilerin artıklarını temizlemek. O artıklar ki Türkiye’nin
gerçek sorunları.
İşçiler, yine zam yok, yine
bir şey çıkmadı diye mi üzülsünler yoksa TV’ye daldıklarından dolayı servis
minibüsünü kaçırdıklarına ve işe geç gittiklerinden dolayı patrondan azar
işiteceklerine mi? Emekliler zaten uykunun tadını çıkarıp rüyalarında
zamlarıyla tatile gitmişler bile. Öğrenciler yine part tıme iş bulmanın yolunu
aramaya koyulmuş ve memurlar, kravatlarını geceden bağlayıp uyumuş oluyorlar
ki, hakikat onlara yardım eylesin.
Kürtleeer?
Onlar da kim oluyor?
01.09.2012 / Mehmet Serhat
Polatsoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder