16 Aralık 2012 Pazar

‘Biricik’ soykırım ve ‘İlkel Tren’ meselesi


Yahudiler kendilerine uygulanan soykırımı ‘biricik’, ‘tek’ soykırım olarak nitelendirdiler. Haklıydılar. Belki de insanlık tarihinde maddi ve manevi ilk tümden fiziki soykırımdan geçirildiler. İktidarı elinde bulunduran Hitler kendisini, bir Zilullah ilan etmiş olmasına karşın o görülen en beterinden bir Leviathan’dı. Hitlerin Yahudi halkı üzerinde uyguladığı soykırım belki de soykırımı planlayanların dahi tahmin edemediği sonuçlar doğurdu. Sadece Yahudiler değil, Ortadoğu’da yaşayan birçok kadim halk dönem dönem Hitlervari yönelimle ya tarih sahnesinden silindiler ya –dar, bölgesel çıkarların ardından giderek- etkisizleştirilerek uydu devletçikler haline getirildiler ya da İsrail gibi insanlığın başına bela haline getirildiler.
Kapitalizm önce işgal, katliam, soykırım sonra sömürü ve sürüngenleştirme politikasını en ustaca yöntemleriyle pratiğe geçirmeyi başardı. İşgal, katliamlar ve soykırımlarla sömürüyü, sömürü ise ezilen bir toplum/ulusu meydana getirdi. Toplumun bileşeni halk ezildikçe öfkelendi ve ülke halkı bir şekilde çıkış noktası olarak isyana, direnişe başvurdu. Milliyetçiliğe evirilen anlayışla isyan ve direniş yerini bir iktidarda bulmalıydı ki kendisini ve daha başka diğer halkları da ezebilsin. Ezilenlerin milliyetçiliği masumdur deyip her ezilen ulusu devlete, devletle de milliyetçi tekçi anlayışlara yönelttiler.
Eğer bugün bir İsrail zulmünden bahsediliyorsa -ki en beterinden zulümkârdır- bunun nedeni ezikliğini milliyetçiliğe evirip iktidarlaştıktan sonra da bütün dünyadan acısını çıkartmaktandır.
‘Biricik ve tek’  soykırım bir halka milliyetçilik getirmemeliydi ama İsrail, devlet olarak Siyonizmi kendisine ilke edinerek sömürgeci trenine bindi ve tüm tanrı-krallar, leviathanlar ve zilullahlar uyandı; Nemrud ve Firavun tekrar yeryüzüne indi.
Şimdi sıra Kürtler de ve illa da Kapitalist modernite trenine bindirilmeye zorlanıyorlar.
Kürtler de belki Yahudilerden çok soykırıma tabi tutuldular ama tarih hiçbir zaman doğru bir şekilde Kürdün trajedisini kitaplara yansıtmadı. Tüm ezber resmi tarih anlayışında Kürtler, şaki, eşkıya ve terörist ve yok edilmesi gereken bir “yabani ot” muamelesine tabi tutularak; katliamları hak etmişçesine soykırımların utanılası müsebbibi ilan edildiler. Belki de Sayın Öcalan ondan dolayı; PKK sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü ve güzel, diyerek Demokratik Modernite’yi dünya insanlığına tek kurtuluş yolu olarak sundu.
Öcalan, Kürtlere yapılan zulmün, beraberinde milliyetçiliği getirerek yeni bir İsrail doğurması korkusundan dolayı eller Kapitalist Moderniteden çekilmeli, olacaksa yaşam onurlu bir şekilde Demokratik Modernite’de olmalı dedi ve bugün ABD’nin talimatıyla ondan dolayı düşünceleri insanlığa aktarılmaktan ve ders kitaplarından okutulması gereken görüşleri olmasına karşın bilimselleştirilmekten kaçınılıyor. Öcalan’ın görüşlerinin dünyaya aktarılması demek Kapitalizmin sonu demek olacağından, insanlığı huzura kavuşturacak düşünceye sahip insanı on metrekarelik hücresinde adeta ölüme yatırdılar.
En ‘biricik ve tek’ soykırım, yazılı olan tüm insanlık tarihine baktığımızda Yahudilerden çok Kürtlere karşı yapılmıştır. Hiçbir halk böylesine sistematik olarak ekonomik, kültürel, fiziki ve siyasal soykırımlardan geçirilmemiştir. Bölgemizde söylene gelen söz olan “allah iki yakanı bir araya getirmesin” tam da Kürtler için 1639 yılında söylendi. Sonra bu yaka 1920’lerde 4-5 parçaya daha ayrıldı; ancak yeni bir söz bulunamadı.  Dersim-Zilan, Halepçe, yakılan köyler, milyonların göç altındaki bir nevi tehciri, on binlerce faili belli infazlar, bir o kadar tutuklama ve baskılarla geçen yüz yıl sonunda derken Roboski katliamı geldi. Belki Hitler ilan edilmiş bir savaşı yürütüyordu ama hiçbir İran, Irak, Suriye ve Türk hükümetleri Kürtlerle olan savaşlarını ilan etmemişlerdi. Adı konmamış savaşlarda ölenler, insan yerine dahi konmuyordu.
Yüzyıllar boyu sistematik bir şekilde ‘biricik ve tek’ soykırıma uğratılan Kürt halkı, şimdilerde de devletleşen AKP hükümeti tarafından öldürülüyor ve dışarıda tek bir Kürt savunanı kalmayana dek siyasi soykırım operasyonlarına yenilerini ekliyorlar. AKP sadece Kuzey’de değil, Güney, Batı ve Doğu Kürdistan parçalarında da kazanımların önünü almak ve olursa da tümden kendine ait olarak sistemleştirmek istiyor. Kürtler tüm bunlara ve Önderleri daracık hücrede olmasına rağmen, “demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü paradigma” İmralı duvarları ve denizleri aşıyor, Kapitalizmin tüm oyunlarını boşa çıkararak Kapitalist Modernite’den sıyrılmış ve şimdi Demokratik Modernite’yi tüm yaşam alanlarında aktifleştirmeye çalışıyorlar. Her ne kadar şimdilerde Güney Kürdistan’ın “dar-bireysel-işbirlikçiliğe gitmeye müsait işgalciyle uzlaşmacı pratikleri” olsa da Kürt özgürlük hareketi ve halkı bir bütünen oyunu –şimdilik- halkların kardeşliği temelinde oynamaya devam ediyor, ABD ve TC ile kolkola girerek “ilkel milliyetçilik trenine binmiyor” ve de rayları çürümüş olan Kapitalist Modernite treninini ellerinin tersiyle iterek insanca yaşam uğruna Demokratik Modernite raylarıyla döşenmiş trenini özgür insan zihniyle tüm Kürdistan parçalarında inşa ediyorlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder