Yaşam her zaman biyolojik
anlamda var olmak değildir. Aynı zamanda yokluk da bir yaşamdır. Yeter ki o yok
olma şekli bazı şeylerin var olmasını anlamlı kılabilecek bir yokluk olsun.
Bazen denir ya “bir şeyi
seveceğin zaman onu sonsuz bir şekilde sevme çünkü onun bir sonu vardır”.
Aslında öyle değildir. Siz sevdiğiniz ve mücadele ettiğiniz değerlerin anlamlı
olduğuna inanıyorsanız onu sonsuz sevin.
Çünkü sonlu bir şey yoktur
her şey sonsuzdur. Uzay gibidir; her zaman genişler ve büyür.
İnsanoğlu yaşamı boyunca
hep ölümsüzlüğün arayışçısı oldu. Kimi tatlı canı için kimi de hakikat ve aşk
için. Gılgameş destanındaki Gılgameş ölmemek için, ölümsüzlük için dağları,
taşları, ovaları, dereleri aşarak biyolojik anlamda ölümsüzlüğü aradı ama
Gılgameş hiçbir zaman biyolojik ölümsüzlüğün çözümünü bulamadı.
Fakat bugün Gılgameş, adı
ve namıyla aramızda ve yaşıyor. Hala var ve ölmedi. İşte gerçek yaşam budur.
Gılgameş aslında
ölümsüzlüğün ilacını buldu ama o zaman anlamadı. Aynen Ameriko Vespuçi gibi.
Vespuçi Amerika’yı keşfetmişti. Ama keşfettiği yeri başka bir yer sanıyordu.
Önemli olan neyi
aradığımızı bilmekte yatıyor her şey.
Sevgi, zaman ve mekandan
bağımsız bir kavramdır. Bir şeyi sevmek için onunla aynı zamanda yaşamanıza
gerek yok. tarihten, sevdiğiniz hangi kahramanla aynı zamanda yaşadınız? Ama
seviyorsunuz onu. Yine sevmek için aynı mekanı paylaşmanıza da gerek yoktur.
Sevdiğiniz şey sizden çok uzaklarda dört duvar arasında da olabilir. Ya da
dünyanın bir diğer ucunda Vespuçi’nin topraklarında da olabilir. Ama var
olduğunu biliyorsunuz.
Uğruna yaşadığınız ve
mücadele ettiğiniz şeylerin ne olduğunu bilirseniz eğer, ne mutlu size.
Söz konusu yaşamsa eğer ve
bu yaşam hakikat ve aşk üzerine kuruluysa, biyolojik olarak var olacağım kısmı,
işin teferruatıdır.
İşte o zaman varsanız,
zaten canlısınızdır. Yoksanız da Gılgameşsiniz.
BDP Suruç Belediye Meclis
Üyesi ve Sosyolog-Yazar: Mustafa Ekrem
Polatsoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder