16 Aralık 2011 Cuma

Fırat’ın Aşk Çağrısı Herkesi Yakar

"Öncelikle Sayın Abdullah Öcalan ve bütün Kürdistan halkından izin alarak bu eylemi gerçekleştiriyorum. Ben şimdi bedenimi ateşe veriyorum ama unutulmasın ki bunu halkım için yapıyorum. Barışın sesi olmak istiyorum. Bedenlerini ateşe veren arkadaşlarımız gibi… Hiç kimsenin üzülmesini istemiyorum. Mezarımı Kürdistan bayrağıyla süsleyin. Bütün Kürdistan halkı ve gerillaları sevgi ve saygı ile kucaklıyorum" dedi ve isimleri tarih kitaplarının sayfalarıyla Kürdistan’ın şerefli, onurlu ve direnişçi dağlarına kazılmış olan nice yiğit devrimciler gibi, Fırat İzgin’de çıktı özgürlüğün ateşten, ışıklı ve onurlu yoluna.
Her halkın, onurlu olduğu kadar direniş ile geçen mücadele tarihinde de öyle zamanlar var ki, tek bir ateşten pratik eylem dahi zulümkârlara korku, mazlumlara umut olur ve ardından da büyük bir direniş geleneğiyle yine ateşten bir tarih yazar. Tıpkı bugün Fırat’ın Kürd ve Kürdistan için yazdığı tarih gibi…
Kürdistan Şehidi Fırat İzgin’in eyleminden de anlaşılıyor ki, Kürdistan aşkıyla yanıp tutuşan ve her an biraz daha devleşen kahramanlar neferi bu coğrafyada, dün olduğu gibi, bugün de var ve zulüm oldukça yarınlarda da varlıklarını sürdüreceklerdir! Bir kez daha görüldü ki Mazlumlar ve ardılları, her türden sömürgeci yönelimi yararak özgürlüğe koşmakta ve bedenlerini birer ateş topu yaparak Kürd halkının özgürlüğü için fedaileşip zaferi taçlandırmaktalar.
Sömürgecilerce her gün biraz daha daraltılan yaşam alanında yeni, onurlu ve direngen yaşamlar yaratmak, ancak ve ancak küllerinden var olan Kürd halk gerçekliğinin direniş sırrında gizlidir. Bu sır gün olur Mazlumlaşır, gün olur Fırat’laşır ve patlar sömürgeci ve patlar kahpece yaşam süren işbirlikçi inlerinde!
Bunların her biri en güzel aşklardır ve tatmışlardır aşkın en yüceliğini…
Fırat’ın vatan aşkını nasıl anlatmalı, ne demeli, hangi kelimeleri birleştirerek cümleleştirmeli ve ona atfetmeli bilmem ki. Fırat, eylemiyle ortaya koydu ki, ülke aşkı, halk aşkı başka aşklara benzemez.
Fırat: Halkım için kendimi feda ediyorum, dedi ve birçoğumuzu kıskandırarak özgürlüğe erişti. O, yozlaşan ve insanı tükenişe götüren, aptallaştıran günü birlikten öteye gitmeyen cinsel aşklar yerine, vatan ve halk aşkını, on beşinde seçti. Fırat, yarınlar için yaktı bedenini ve tükenmiş aşkın her bir harfiyle de dalga geçerek, vatan aşkının dansına tutuşarak direnci kuşandı ve şehadet tacını giydi. Fırat, belki bu eylemiyle on beş yaşın verdiği en güzel toplum destanını yazdı. Fırat yaşında bir başka bölge de, bir başka coğrafya da aynı yaştakiler, maalesef sömürgeciliğin dayattığı yozlaştıran ve tüketerek hayvanlaştıran aşk kavramıyla somutlaşmış çirkef bir yaşam sürüyorlarken Fırat, en büyük ve yüce aşkı Kürd ve Kürdistan aşkında buldu ve ateşiyle somutlaştırdı.
Neydi, kimilerinin cinsel arzu ve hayvanlaşan ve canavarlaşan bir şekilde sarıldıkları aşk tanımı! Nedir aşkın tanımı ve sevdalı yüreklerin ateşle danslarıyla özgürlüğe yükseldikleri ölümsüzlük haykırışları.
Kim diyebilir ki Fırat İzgin Aşk’ı tadamadan ayrıldı bu diyardan, kim diyebilir ki Aşk’ın tanımı Fırat’ta karşılığını bulmadı diye. Kim iddia edebilir ki en güzel Aşk şiiri Fırat’ın yüce eylemiyle yazılmadı? Kim? Kimseler cesaret edemez buna ki, en büyük yaşam aşkını Kemal Pirler, Mazlumlar, Ferhatlar, Besêler, Bêritanlar, Berivanlar, Ronahiler, Zilanlar ve daha niceleri öğretti bu halkın evlatlarına ki tüm aşklar, Fırat’ta yaşam buldu ve on beş yaş ile simgeleşerek doruğa ulaştı.
Nasıl sığdırdın on beş yıllık o gencecik bedene binlerce yıllık Kürdün katliamlarla yığın ağırlığını, bilmem ki.
Fırat İzgin’in bu eylemi bir taraftan; Mazlum, Kemal, Ferhat, Besê, Bêritan, Berivan, Ronahi, Zilan ve diğer Kürdistan şehitlerinin direniş çizgilerine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmakken, diğer taraftan da bunca yoğun baskı ve sömürüye karşı hem duyarsızlaşan insanlığa ve hem de bir yerde Kürd hareketine bir çağrıda bulunmaktır. Hem insanlığa hem Kürt hareketine olan çağrının tüm kodları açık ve nettir. Mesajda ne bir dolaylı anlatım ne de bir şifre yoktur.  Her bir onurlu birey ve çevre bu eylemi doğru temelde ele alıp anlamalı ve ona göre gereklerini yerine getirerek sorumluluklarının bilincine varmalıdır.
Fırat’ın eylemi bir yerde, işgalci ve sömürücü faşist düzene indirilen büyük devrimci bir tokat olduğu gibi, duyarsızlaşan, hissizleşen ve süreci iyi yönetemeyen sorumluluk sahibi her bir çevreye de vurulmuş oluyor. Bu eylemi doğru temelde anlamak ve idrak edebilmek her bir Kürdistan’i çevrenin üzerindedir.
Buna göre Kürdistan aşkıyla yanan ölümü göze alan bir Kürdistanlı neden bedenini yakar sorusuna verilebilecek cevap; Var olan belirsizlik ve sahipsizlik hissidir. Konuya kısaca sosyolojik yaklaştığımızda; Kişi eğer tüm umutlarını tüketmişse ve gücü yetiyor ve örgütlüyse, ya düşmanına yönelir ve onu alt eder ya da kendine yönelir ve yaşamına bir şekliyle son verir. Yaşamına son vermesi; “böylesi bir yaşamı neyleyim” sorusu sonrasında gelişir.
Her ne olursa olsun Şehid Fırat İzgin, Sömürgeci işgalci güçlere olduğu gibi her bir Kürdistanlı örgüt kurum ve şahsiyete de net bir cevap vermiştir.
Fırat İzgin’in bu eyleminden de anlaşılıyor ki Fırat, büyük bir aşk savunucusu ve eylemcisi olduğu gibi bu Aşk’a çağrıcıdır da.
Fırat tıpkı ;    “ Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz ” diyen, Kemal Pir,
                    “ Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür ” diyen, Mazlum Doğan,
                    “ Bizler Mazlum’un ardıllarıyız, eylemimiz doğru anlaşılmalı. Bu eylem, ihanet, teslimiyet ve baskılara karşı konulan bir eylemdir ” diyen, Ferhat Kurtay,
                      Keşke canımızdan başka verecek şeylerimiz olsaydı “ diyen Zilan, Beritan, Berivan, Besê, Ronahi ve daha niceleri gibi,
“ Ben şimdi bedenimi ateşe veriyorum ama unutulmasın ki bunu halkım için yapıyorum ” diyen ve bu anlamda Kürdistan aşkı ile çarpan bir kalbe, özünü gençliğinin hakikat ve sorumluluk bilincinden alan, donanımlı özgür bir zihin ile temiz bir vicdana, dahası sömürgecilerin yüzlerine bin yılların kin ve öfkesini henüz on beş yaşında bedenini ateş topu yaparak haykıracak kadar koca bir yüreğe, yılmaz bir irade ve kararlılığa, bir o kadar da militan bir kişiliğe sahip bir Kürdistanlıydı ki bu büyük yaşam eylemini gerçekleştirebildi.
Kürdistan halkının başı sağ olsun.
16.12.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder