2 Şubat 2012 Perşembe

Sömürgecilerin Gayri Meşru Çocukları İş Başında

Bir taraftan Avrupa’lardan ithal edilen ruhunu satmış ve bir kedisi bile olmayan kişilikler, diğer taraftan Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kirli ağzı ve ilişkileriyle hala nefes alan ve Kürdistan adını kendilerine kılıf olarak bir kalkan gibi tutanlar, öbür taraftan ise Kürd özgürlük hareketi içerisinde kümelenmiş siyasi ve diplomatik faaliyette bulunan direkt ve dolaylı bir şekilde ABD ajanlığı yapan, Avrupa, Türkiye ve Kürdistan’daki kurumsal hainler, iş başındalar.
Bunlar mazlum Kürd halkının tüm değerlerini ABD’ye peşkeş çekmeye çalışan ruhsuzlardır.
Bunlar Kürd özgürlük hareketi içerisinde yuvalandıklarını sanan ve her yerleri açıkta olan onursuz insanlardır.
Bunlar ruhunu üç-beş TL, Dolar ve Euro’ya satmış sömürgeci beslemesi, makineleşmiş ve sömürgeciliğin tek-tipleştirme fabrikalarında eğitim görmüş, çarkları yağlayan yağ ustalarıdırlar.
Bunlar sömürgecilerin “gayri meşru çocukları” ve Kürd özgürlük hareketi içerisinde gizli bir şekilde faaliyet yürüttüklerini sanan, görevleri tasfiyecilik olan, Uluslararası komplonun ABD ve Avrupa ayağıdırlar.
Bunlar bir dönem “örgütsel piçler”in yaptığı askeri alan kazanımlarını boşa çıkarma görevi gibi, şimdi de aynı alçaklığı yapıp Kürd özgürlük hareketinin Avrupa’daki diplomatik faaliyet içerisine ABD bağımlılığını sokmaya çalışıyorlar.
AKP, Avrupa’da Dile Geldi
İşte bunlar, bir taraftan hem ROJ TV için timsah gözyaşları döken ve bununla ilgili göstermelik birkaç açıklama yaparak icraatlar içerisine giriyormuş gibi yapan ve Kürd halkı tarafından saygınlıklarının artmasını sağlayıcı yazılar yazan, demeçler veren, yine Kürd medyasında programlara katılan kendilerini Avrupa militanlarıymış gibi göstermeye çalışan ve hem de diğer taraftan ROJ TV’nin internet medyasına çekilerek Kürd özgürlük hareketini marjinalleştirme ve ABD’ye mecbur kılma, seçeneksiz bırakma mücadelesi içerisine girmiş, satılık kişiliklerdir.
Bunlar İslami tabir ile “münafık” ve sol jargonda ifadesini bulan “oportünist”tirler. Bunlara daha başka birçok isim bulunabilmesine karşın, aldığım siyasi ahlak, bu kadar yeter diyor.
Biz Kürdler, bu bahsettiğim ama isimlerini vermediğim (daha sonra açıklanmak üzere saklı kalan) “sömürgecilerin gayri meşru çocuklarını” bazen Kürdistan adı ile internet sitelerinde “yazar” ve “okur” olarak, bazen medyada program yaparken, ya da programlara katılıp “ o engiiin görüşlerini “ bizimle paylaşırken, bazen hiç de umurunda olmamasına karşın Sayın Abdullah Öcalan’a bağlılık yeminleri ederken, bazen de şaşırıp AKP’yi aklayıp, Kemalizmi överken veya Kemalizmi aklayıp AKP’yi överken, ya da hiç öyle bir iklim olmamasına karşın birden ABD ile ilişki geliştirilebileceğini söylerken, görüyor, duyuyor ve biliyoruz.
Bunlar, her iki elin parmak sayısını geçmeyecek kadar az olmalarına karşın işlerini çok iyi bir şekilde, hem de örgütlü olarak yürütebiliyorlar.
Bunlar 20-25 gün önce Köln’de PKK’nin içinde olmadığı ve Kürdistan Ulusal birliğini dinamitleyici bir birleşim olduğundan tasvip etmediği, Barzani ve ABD ile MİT’in denetiminde olan bir toplantı gerçekleştirdiler. Yine bu aynı kişiler halk tarafından tanınan ve sevilen kişiliklerdir!
İşte geçenlerde KCK Başkanlık Konseyi’nin Güney Kürdistan lideri Sayın Barzani’yi sert bir şekilde eleştirdiği konu ve kökeni, yapılan bu toplantının sonucundandır.
Sömürgecilik tarafından imha, inkar, baskı, acı, zulüm ve katliamlar gören mazlum Kürd halkı, bu isimleri henüz açıklanmamış alçak ve hainleri “maalesef bilmeden” çok ama çok seviyorlar. Ama halk, bu alçak, ruhunu satmış hainlerin girdikleri ilişkileri de bilmiyorlar. Zaten halkın bu sevgisi, bu “gayri meşru çocukların” girdiği ilişkileri bilmemekten ve hala Kürd özgürlük hareketi içerisinde yer bulmaktan ve yer alabiliyor olmaktan ileri geliyor. Yoksa bu tipler bir saniye bile Kürdün arasında yer bulamazlar, bunu biliyorlar.
Ama bu tipler hala neden bu hümanist hareketin içerisinde yer bulabildiklerini anlayamıyorlar! Bunlar, hareketin bu hümanist yanını, bireysel-pragmatist amaçlarına kurban ettiklerini sanıyorlar.
İşte Kürd halkının bu tipleri sevmesi ve değer vermesinin bir diğer nedeni de, Kürd özgürlük hareketi içerisinde yer bulmaları ve medyatik olmalarıdır. Bu tiplerin saygınlık görmesi ve sevilmesi Kürd özgürlük hareketinin hümanist felsefesinden ileri geliyor. Yoksa kimse bunların kaşına ve gözüne aşık değildir.
Hatırlanacağı üzere halk bir zamanlar, Metiner’i ve Miroğlu’nu da seviyordu. Neden, çünkü siyasal alanda faaliyet yürütüyorlardı ve isimleri ekranlardaydı. Kürd medyası bu isimleri ekrana taşıyacak ama halk sevmeyecek, doğallığında mümkün değildir, değil mi? Ama bunlar, emek veriyorlar ve mücadele içerisindeler diye, halk desteklerini sunuyor ve seviyordu. Ne oldu sonunda? Gidip kendilerini sömürgeciye peşkeş çektiler. Üç-beş kuruşa koskoca bir halkın mücadelesine leke sürmeye çalıştılar. Yine Şemo vardı. Askeri alanda komutandı. Halk yine çok severdi onu. İsmi dağı ve taşı inletiyordu, değil mi? Ne oldu sonunda? Gidip, sömürgeciye teslim oldu ve güya kitaplar yazdı. O da neye uğradığını şaştı ve halk yüzüne tükürdü. İşte yakında açıklanacak isimler de sevilen ama sevgiyi hiç hak etmemiş olan emek hırsızlarıdır.
Felsefe diyor ki; bataklığa düşmüş birinin dışarıda görünen tek bir kılı dahi kalmış olsa, onu o bataklıktan çek ve kurtar.
İşte bu bataklık sahipleri, felsefenin bu esneklik ve hümanist yanından dolayı bu hareket içerisinde yer buluyor ve saygınlık kazanıyorlar. Nasıl bir zamanlar örgütsel piçler vardı ve yeni paradigma ekseninde bu ihanetçi, çeteci ve tasfiyeci pratikleri sergileyenler açığa çıktı ve kaçtılarsa, işte 2012 yılında da ABD ve TC’nin hem teslim aldığı, hem de devşirdiği bu Kürtler, tek tek açığa çıkacak ve yakın zamanda her bir Kürd bireyi açıklanacak isimler sonrası bu tipleri tanıyacak ve yüzlerine tüküreceklerdir.
Bunlar, hareketin sessizliğini fırsat bilip sömürgecilerin koyunlarına giriyor ve sanki hareket güçsüz, muhtaç ve çaresizmiş gibi onları ABD’ye el pençe divan durması için ikna etmeye çalışıyorlar.
Bunlar, ABD ile görüşülebilir ve başlangıçta ona teslim olunabilir deyip, gündem yaratarak Kürd özgürlük hareketini zora sokmaya çalışıyorlar.
Bunlar yarattıkları gündemi sıcak tutup, kurtuluşun ABD’de olabileceğini Kürd halkına empoze etmeye çalışıyorlar.
Bunlar, Kürd halkını, PKK’yi ABD ile onursuz ve bağımlı diyaloglara girmesi için hazırlıyorlar.
Bunun için de hem hareketin içerisinde faaliyet yürütüyorlar, hem de kurmuş oldukları Kürdistan’i site ve sayfalarda bu ihanetçi ve düşkün yanlarını Ulusal birlik ve Bağımsızlık adı altında kılıflayarak açığa çıkarıyorlar.
Bakın PKK Uluslararası komplonun 14.yılına girerken, gelişen tüm saldırılar karşısında ne diyor; Partimiz öncülüğünde yürütülen direniş mücadelesi, AKP faşizminin tasfiye planlarını boşa çıkardığı için, bu faşist güçler adeta çıldırmışçasına Önderliğimize, hareketimize her alanda saldırmaktadırlar. Ancak bu saldırılar, Önderlik çizgisinde “Partileşelim, Militanlaşalım Doğru Çizgide Askerileşelim, Zafer Tarzını Kesinleştirelim!” şiarı temelinde yeni mücadele yılına hazırlanan ve bu temelde kararlaşmış Partimiz öncülüğünde boşa çıkarılacaktır.
İşte bu saldıranlar, bir yandan sömürgeci güçler olurken, diğer yandan da sömürgecilerle işbirlikçilik yapan çanak yalayıcıları, ihanetçi, çeteci ve tasfiyeci pratikler sergileyen; Sömürgecilerin “gayri meşru çocuklarıdır”.
02.02.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder