Yazıya başlığını verdiğim soruyu soran, Kürdün dışında
başka diğer halklar değil. Bu soruyu biz şehirlerde büyümüş Kürdler kendi
aramızda bir birimize sorarız.
Özellikle bizim nesil yani çocukluğu 90’lı yıllara denk gelen
12 Eylül’ün nesli olan Kürd çocukları Kürtçeyi, sokakta öğrendiler. Kürdistan’daki
köyler yakılıp yıkılarak boşaltılınca köylülerimiz şehirlere geldi. Bizim
Kürtçemiz okulda değil, olmuşsa temeli köylülerimizin konuşmalarıyla olmuştur.
O da temel denilebilirse!
Arkadaşın biri soruyor: Serhat sen Kürtçeyi nerede öğrendin?
Vallahi ailem korktuğu için evde sistematik oto-asimilasyon
vardı. Ben Amed’de büyüdüm ama Kürtçeyi Urfa’da öğrendim. Çünkü Urfa’da Pazar dili
Kürtçeydi.
Babam koltuğunun altında Azadiya Welat’ı getirirdi ancak o
kendisine Müslüman’dı! Annem’de şehirliydi. Eskiden bir iki yıl köyde kaldığı
için öğrenmişti ancak her ne kadar Kürt özgürlük hareketine bağlı olsa da o da
bize bildiği kadarını öğretme zahmetine girişmedi.
Annemin Kürdistan sevdasını hatırladığım tek anısı: Yüzü
maskeli Kontralarca evden alındığım gün, kontranın tekinin elinden Şehribana
Kurdi’nin kasedini öfke ile aldığı direnişçi günüydü.
Babam, Esad Oktay’ın -Sosyolojik ve Psikolojik nedenlerle- Felsefi-ideolojik
hale bürünmüş hali gibiydi. Bilge, ancak kendine! Bildiğiniz bencil yani. Kürd
Kürdistan davasını bilen, sağda solda Apo diye tanınan, ev sohbetlerinde Kürtçe’nin
grameri ile ilgili Kurdi yazarlara eleştiri getiren ancak “aman oğluma bir şey olmasın”
bencilliğiyle, Kürtçe’yi çocuklarına öğretmeyen bir baba.
Biliyorum şimdi Babam bu yazımı okuyor. Ben de sırf okuması
için zaten onu örnek veriyorum. Hem bil hem de öğretmemenin hatası ve bundan
dolayı olan yükü ağırdır. Ömrünün sonuna kadar yaptığı bu yanlış ile yaşasın da
diğer baba adaylarına ders olsun.
Şimdi bugüne kadar soramadığım bir soruyu soruyorum.
Hey sen Türk arkadaşım; Sen Türkçeyi nerede öğrendin?
Hay Allah! Bir Türk’e bu soru sorulur mu? Hep içimde ukde
kalmıştır. Onun için soruyorum. Eminim ki Türk arkadaşım gülerek; “Ben henüz
ceninken Anam konuşuyordu, oradan biliyorum, bu da laf mı?
Laf değil tabi! Dedim ya, bugüne kadar reel de soramadığımı
sanal da soruyor ve kendimi tatmin ediyorum.
Siz hiç bir Türkün bir Kürde: “Türkçeyi nerede öğrendin?”
diye sorduğunu gördünüz mü? Göremezsiniz…
Ancak biz yine aynı Türkün bir İngiliz, Fransız ve Alman’a:
“Ay ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsun, acaba Türkçeyi nerede öğrendin? diye sorduğuna
hep şahit oluyoruz, değil mi?
Peki dünya alem, bir Kürdün bir Türk’e: “Neden Kürtçe öğrenmiyorsun?”
dediğini duydu mu?
Kimse duyamaz…
Fakat biz yine bir Türkün Kürde: “Neden Türkçeyi öğrenmiyorsun?”
diye sorup aşağıladığını hep görüyor ve duyuyoruz, değil mi?
Tez elden bende dahil tüm Kürtlerin zorla dil eğitimine
alınması gerek.
Yoksa her daim Kürtçe sadece Kürd dil bayramında
hatırlanacak.
Güzeldi, bu hepimizin gerçekliği, rahmetli Arjen Arî'nin ''zimanê şîrîn'' öyküsü aklıma geldi. Herkesin okumasını tavsiye ederim
YanıtlaSil