12 Mayıs 2013 Pazar

Reyhanlı’nın istihbari kodları ve Paris katliamı



Hatay Reyhanlı’daki sivil insanlara dönük patlamanın birçok boyutu olduğu ortada. Bunları sırasıyla saymak ve bu yönlü değerlendirmelerde bulunmak sanırım komplo teorilerine ciddi anlamda kapı aralayacaktır. Zira bir çok dış etken, güç, ilişki ve bölgedeki çıkarları da göz önünde bulunduracak olursak karşımıza entegre bir çok ülke gerçeği çıkacaktır. Dolayısıyla bu yönlü çıkarımlara gitmekten çok Reyhanlı’nın kimlerin kontrolünde olduğunu araştırmak patlamanın çıkış ve geliş noktasını ve sonrasında amaçlarını belirler diye düşünüyorum.

Hatay Reyhanlı Suriye ve Türkiye’nin sıfır noktası. Yani Suriye savaşı öncesi bu ilçe her iki ülkenin de bir yönüyle hakimiyetinin olacağı mekandı. Şimdi durum böyle değil. Hatay Reyhanlı şuan büyük oranda Türk devleti ve onun desteklediği Esad’a karşı savaşan muhaliflerin kontrolünde. Yine de buna rağmen Esad güçleri Reyhanlı’da cirit atamaz mı? Hayır! Belki cirit atamaz ancak istihbari faaliyet ve yapacaksa eylemlerini seyyar güçlerle örgütleyip yapabilir. Bir bomba yapıp patlatmak, bırakın bir devlet ve örgütleri, bir saatlik askeri eğitim almış biri tarafından bile kısa sürede yapılıp pratikleştirilebilir. Tabi bunun için olması gereken şey ise, bombanın patlatılacağı yer-mekan ve zaman. Keşif olayı netleşen yer sonrası sergilenen bir icraattır. Neredeyse keşifsiz tek bir eylem dahi yapılmaz. Hele hele böylesi bir eylemin yapılması –sonuç alması gerektiğinden- zaten, düşünülemez.

Başta Erdoğan ve AKP hükümeti yetkilileri olay için yaptıkları değerlendirmelerde bu olayın Esad tarafından yapıldığına ilişkin görüş belirttiler ve Türkiye’deki “çözüm sürecine” karşı yapılmış bir eylem olarak açıklamalarda bulundular. Kimi yazarlar da bu kervana katılarak Erdoğan-ABD görüşmesi öncesine denk gelen patlamayı bir mesaj olarak değerlendirdiler ve o’nlar da benzer görüşleri dile getirdiler. Belki de Fehmi Koru bir fenomen olarak 90’ların resmi psikolojik savaş argümanını kullanarak çocukların bile güleceği –hedef şaşırtma olarak bile kabul görmeyecek olan- bu bombalamanın faili ilk olarak PKK’dir, diyebildi. Özgür Gündem yazarlarından Sayın Sarısözen’in, Koru’nun bu yazısına ilişkin; “İlk olağan şüpheli belki de Koru’dur” başlıklı yazısı cevap niteliğinde ve yeterlidir.

Mesele ilk olağan şüphelileri aramaktan çok işin istihbari yönüdür.

Reyhanlı, içinde olduğumuz süreçte –eskisinden daha fazla- MİT’in kontrolündedir. Öyle derin istihbari analizlere girişmektense bireysel olarak aldığımız günlük yaşamsal tedbirlerimize bakalım.

Düşünün, sizin bir eviniz var ve bu ev bir site de veya binada kameralar ile kontrol edilmekte. Yani denetim mekanizması teknolojik bir alet ile yapılmakta ve sitenin/binanın güvenlik görevlisi bu kameraların önünde sizin can ve güvenliğinizi koruma adına hizmet vermektedir.

Yüksek güvenlikli sayacağımız kulubeli sitelerde güvenlik görevlisi, siteye tek tek girip çıkanları kapıda durdurarak nereye gittiğini sormaktadır. Görevli site sakinini durdurup, nereye gidiyorsun diye soracak hali yok ki zaten kendisi o sitede yaşam sürmektedir. Bir de siteye gelen misafir statüsünde ziyaretçiler vardır. Bu ziyaretçiler site sakinlerinin tanıdıkları, akrabaları, arkadaş veya dostlarıdır. Dolayısıyla sıklıkla geldiklerinden artık, güvenlik görevlileri bunların girişi sırasında “nereye gidiyorsun” diye bir soru sormaz. Güvenlik görevlisi öyle ki kulubelerinde bir çay bile ısmarlar o’nlara.

Tam da bu noktada işin içine “ilişki” giriyor. Güvenlik görevlisi ile ilişki geliştiren o’nlar. Kimdir o’nlar?
Bina sakinlerini tedirgin etmeyen o’nlar, siteye giriş çıkışlarında hiçbir tedbir alınmadan içeri alınan kişiye tölerans gösterenlerin ellerinde neler ile gelebileceğini nereden bilecekler?

En olmaz denilen yerden dahi bir istihbarat alınarak bombalamalar yapılabilir? Oldukça yüksek güvenlikli alanlar dahi aslında hiç ama hiç güvenlikli değildir. Her zaman bir zayıf halka vardır ve gedik bu zayıf halkanın tespitiyle yarılır. Oluşan yarık tıpkı “çift yarık deneyinin” sonucu gibi mükemmeliyet arz eder.

Reyhanlı patlamasını kimin, hangi güçlerin ve ne amaçlar doğrultusunda yaptıkları bir yana, bu patlamanın nasıl olduğuna ilişkin netleşmek konuya açıklık getirecektir.

Reyhanlı patlamasını bizler değil, tam olarak başta Erdoğan ve Gül iyi ve net olarak bilmektedirler. AKP hükümeti ve devleti bu patlamanın nedenini dahi net olarak biliyorlarken, bilmiyormuş gibi açıklama yapmaları inanın istihbarat konusunda az biraz bilgisi olan on sekizlik bir üniversite öğrencisini dahi güldürecektir.

Evet, Reyhanlı patlamasının faillerini ve ne amaçla yapıldığını AKP hükümeti ve Türk devleti çok iyi bilmektedir. Patlama belki paravan bir örgüte yaptırıldı ve medyada isimlerini okuyacağız. Bu patlamayı Esad mı, Erdoğan mı veya bir başkası mı yaptı değil, nasıl ve hangi güce dayanarak yapıldı sorusu sorulmalı.

İnanın Paris katliamı ne ise Reyhanlı katliamını da yapan güçler aynıdır. Bugün Paris nasıl Fransa’nın en güvenlikli yeri ise, Reyhanlı’da o derece Türkiye’nin ‘güvenlikli’ yeridir. Tıpkı Paris katliamı gibi Reyhanlı katliamı da sislere bürünecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder