20 Mayıs 2013 Pazartesi

Reyhanlı-Mihraç ve Paris-Ömer MİT hattı



Reyhanlı saldırısı sonrası AKP hükümetince alelacele yayın yasağı koyulması ile delillerin karartıldığı Paris katliamı arasında yer, zaman ve mekândan başka hiçbir fark yok.

Altıncı ayına giren Paris katliamında eldeki tek delil, bir gün bir paçavra gibi atılmak üzere bekletilen ve MİT ile ilişkisi deşifre edilen Ömer Güney isimli kontra.

Reyhanlı saldırısı olduktan bir gün sonra kaleme aldığım “Reyhanlı’nın istihbari kodları ve Paris katliamı” başlığıyla olan köşe yazımda belirtilen benzerlik ve verilen adresler bugün bir bir çıkıyor. Erdoğan’ın gitmediği Reyhanlı’ya giden Türk Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün olay yerindeki açıklamalarını dikkatli okuduğunuzda;
“Evet bu saldırının neden yapıldığını biliyoruz ancak, ‘az insan ölebilirdi’, olarak yorumlamak abartı olmayacaktır.

Yine Mobeselerin çalışmamasına rağmen İç İşleri Bakanının; Failleri biliyoruz, en kısa sürede yakalanacaklar, diyerek teknolojik kayıt olmadan böylesi bir açıklama yapması saldırının Türk hükümetince önceden bilindiğinin de bir yerde resmi açıklamasıdır.

Açıkçası ben Reyhanlı saldırısını onlarca yıldır sesi çıkmayan THKP-C Acilciler denilen örgütün üzerine yıkılmasını doğru bulmuyorum. Acilcilerin kendi içlerindeki kavgalar konumuz değil ancak Mihraç Ural Acilciler tarafından “hırsız” olarak suçlanan ve şuan ki “Mukaveme Suriye”nin lideridir. Açıkçası ben böylesi bir saldırı da sonu Acilciler olsa da, THKP-C ismi kullanılarak Mahir Çayan ve arkadaşlarına da haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Zaten konumuz da THKP-C Acilciler’den çok Reyhanlı saldırısında ismi geçtiğinden dolayı Mihraç Ural’ın kendisidir.

Mihraç Ural her ne kadar da kendisini solcu, enternasyonalist olarak kabul edip tarif etse de, onun çizdiği profil tam olarak Suriye Arapları Ulusal-Solu çizgisidir. Kendisi Baas yanlısı bir Arap Milliyetçisidir.

Türk basınının Reyhanlı saldırısını Ural’ın üzerine yıkma telaşı ne kadar MİT’ten kopuk bilemeyiz. Yine MİT ile Mihraç Ural’ın ne kadar bağlantısı var, ilişkisi nedir tam olarak bilmemekle birlikte görünen o ki MİT ile Mukaveme Suriye güçlerinin arasında ciddi bir anlaşmazlık var. Ben Ural’ın MİT ile bir ilişkisi olduğunu söylemiyorum ancak Mukaveme Suriye’nin üstlendiği görev itibariyle Mihraç Ural’a yansıyan ya da direkt bağlantılı sorunlar olduğu ve MİT ile bu gücün aralarında bir anlaşmazlık çıktığı ve bu anlaşmazlığın da yapılan Reyhanlı saldırısını Mihraç Ural’ın üzerine yıkılmaya çalışıldığı ortadadır.

Geçen gün Türk basınına servis edilen bir iddia Reyhanlı saldırısı ile Paris katliamının benzerliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Her ne kadar “istihbarat zafiyeti” denilse de bu zafiyetten çok “MİT’in saldırıdan haberdar olduğu ve izin verdiği” gerçeğidir.

Habere göre: Reyhanlı Emniyeti saldırıdan iki gün önce gelen ihbarı, resmi yazıyla MİT’e bildiriyor ve ancak MİT: “Grubu biz takip ediyoruz, siz bırakın” yanıtı veriyor.

Bütün Mobeselerin çalışmaması bir “istihbarat zafiyeti” mi yoksa “plan” mı?
Emniyet’in MİT’e bilgi vermesi ve MİT’in “siz bırakın” demesi “Emniyet’in operasyon takibini riske ederek açık verme ihtimali mi” yoksa tıpkı Mobeselerin devre dışı bırakılması gibi Emniyet’de devre dışı bırakılarak “saldırıya izin mi verildi?
Ömer Güney’in MİT ile olan bağlantısının ortaya çıkarılması Türk devlet için bir sorun değil çünkü Paris katliamı kendilerince meşru bir katliam ve Türk kamuoyunca da üzerinde durulamayacak kadar gündem dışı bir olay olarak görüldü ki öyle de oldu. Ancak Türkiye Reyhanlı saldırısında MİT’in izinin bulunmasını istemez. AKP bunu kendi tabanına anlatamaz. Onun için de Türk halkının da onay vereceği bir isim gerekiyordu ki hem Baas ile bağlantılı olsun hem de adı sanı unutulmuş bir örgüte mal edilsin ki olayın üstü aynı Paris katliamı gibi örtülsün.

Paris katliamını yapanlar Reyhanlı saldırısını da yapan güçlerdir. Tek fark; yer, zaman ve mekândır. Tüm adresler A, B, C, D, E, F, G, H, J ve K planlarıyla her süreç ve sorun için 10 ayrı ihtimalli çözüm sonucu olan Fettullah Gülen örgütünü gösteriyor.
Yürüttüğü görevinden dolayı Ural’ı bu saldırıdan soyutlamıyorum. Çünkü görevi nedeniyle istihbarat örgütleriyle bir şekliyle ilişkide olan bir konumdadır. Buna göre; kendisi ya “komploya uğrayarak” hedef kişi seçildi ya da “dolaylı olarak” saldırıya dâhil oldu! İhtimal yürütüp kendisini zan altında bırakma hakkımız olmadığı kadar Mihraç Ural’ın bu saldırıda isminin geçmesi öyle çok tesadüf gibi de durmuyor. Bu saldırının Ural’a yıkılmasının nedeni taraflar arasında mutlak bir anlaşmazlık olarak duruyor. MİT ile Mukaveme Suriye arasında çözümsüz kalan bir sorun –bir bilinmeyen denklem- nedeniyle olduğu açık ve nettir. Paris katliamında olduğu gibi Reyhanlı saldırısında da belirgin olarak, MİT’in izi vardır.

Son tahlilde basına yansıyan Emniyet-MİT diyalogu, Türk Cumhurbaşkanı ve İç İşleri Bakanının açıklamalarına bakılırsa Reyhanlı saldırısını, Mihraç Ural veya örgütü değil MİT’in ta kendisi yapmıştır.

1 yorum:

  1. ama ne ilginctir ki,
    Mihrac, uzun yillar suriye'de abdullah ocalan'la kankalik yapip,arkadaslik yapiyor..paris kovboyu omer,pkk'lilarin icinde cirit atiyor...mit mustesari fidan aylarca imrali'da yatip kalkiyor,sonra da kalkip boyle yazilar yaziliyor,ayiptir ayip,insanlarla alay etmeyin,cunku gulunecek bir duruma dusuyorsunuz..

    YanıtlaSil