Reyhanlı saldırısı sonrası AKP hükümetince alelacele yayın
yasağı koyulması ile delillerin karartıldığı Paris katliamı arasında yer, zaman
ve mekândan başka hiçbir fark yok.
Altıncı ayına giren Paris katliamında eldeki tek delil, bir
gün bir paçavra gibi atılmak üzere bekletilen ve MİT ile ilişkisi deşifre
edilen Ömer Güney isimli kontra.
Reyhanlı saldırısı olduktan bir gün sonra kaleme aldığım
“Reyhanlı’nın istihbari kodları ve Paris katliamı” başlığıyla olan köşe yazımda
belirtilen benzerlik ve verilen adresler bugün bir bir çıkıyor. Erdoğan’ın
gitmediği Reyhanlı’ya giden Türk Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün olay yerindeki
açıklamalarını dikkatli okuduğunuzda;
“Evet bu saldırının neden yapıldığını biliyoruz ancak, ‘az insan
ölebilirdi’, olarak yorumlamak abartı olmayacaktır.
Yine Mobeselerin çalışmamasına rağmen İç İşleri Bakanının;
Failleri biliyoruz, en kısa sürede yakalanacaklar, diyerek teknolojik kayıt
olmadan böylesi bir açıklama yapması saldırının Türk hükümetince önceden
bilindiğinin de bir yerde resmi açıklamasıdır.
Açıkçası ben Reyhanlı saldırısını onlarca yıldır sesi
çıkmayan THKP-C Acilciler denilen örgütün üzerine yıkılmasını doğru bulmuyorum.
Acilcilerin kendi içlerindeki kavgalar konumuz değil ancak Mihraç Ural
Acilciler tarafından “hırsız” olarak suçlanan ve şuan ki “Mukaveme Suriye”nin
lideridir. Açıkçası ben böylesi bir saldırı da sonu Acilciler olsa da, THKP-C ismi
kullanılarak Mahir Çayan ve arkadaşlarına da haksızlık yapıldığını düşünüyorum.
Zaten konumuz da THKP-C Acilciler’den çok Reyhanlı saldırısında ismi
geçtiğinden dolayı Mihraç Ural’ın kendisidir.
Mihraç Ural her ne kadar da kendisini solcu,
enternasyonalist olarak kabul edip tarif etse de, onun çizdiği profil tam
olarak Suriye Arapları Ulusal-Solu çizgisidir. Kendisi Baas yanlısı bir Arap
Milliyetçisidir.
Türk basınının Reyhanlı saldırısını Ural’ın üzerine yıkma
telaşı ne kadar MİT’ten kopuk bilemeyiz. Yine MİT ile Mihraç Ural’ın ne kadar
bağlantısı var, ilişkisi nedir tam olarak bilmemekle birlikte görünen o ki MİT
ile Mukaveme Suriye güçlerinin arasında ciddi bir anlaşmazlık var. Ben Ural’ın
MİT ile bir ilişkisi olduğunu söylemiyorum ancak Mukaveme Suriye’nin üstlendiği
görev itibariyle Mihraç Ural’a yansıyan ya da direkt bağlantılı sorunlar olduğu
ve MİT ile bu gücün aralarında bir anlaşmazlık çıktığı ve bu anlaşmazlığın da
yapılan Reyhanlı saldırısını Mihraç Ural’ın üzerine yıkılmaya çalışıldığı
ortadadır.
Geçen gün Türk basınına servis edilen bir iddia Reyhanlı
saldırısı ile Paris katliamının benzerliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Her ne kadar “istihbarat zafiyeti” denilse de bu zafiyetten çok “MİT’in
saldırıdan haberdar olduğu ve izin verdiği” gerçeğidir.
Habere göre: Reyhanlı Emniyeti saldırıdan iki gün önce
gelen ihbarı, resmi yazıyla MİT’e bildiriyor ve ancak MİT: “Grubu biz takip
ediyoruz, siz bırakın” yanıtı veriyor.
Bütün Mobeselerin çalışmaması bir “istihbarat zafiyeti” mi
yoksa “plan” mı?
Emniyet’in MİT’e bilgi vermesi ve MİT’in “siz bırakın” demesi
“Emniyet’in operasyon takibini riske ederek açık verme ihtimali mi” yoksa tıpkı
Mobeselerin devre dışı bırakılması gibi Emniyet’de devre dışı bırakılarak “saldırıya
izin mi verildi?
Ömer Güney’in MİT ile olan bağlantısının ortaya çıkarılması
Türk devlet için bir sorun değil çünkü Paris katliamı kendilerince meşru bir
katliam ve Türk kamuoyunca da üzerinde durulamayacak kadar gündem dışı bir olay
olarak görüldü ki öyle de oldu. Ancak Türkiye Reyhanlı saldırısında MİT’in
izinin bulunmasını istemez. AKP bunu kendi tabanına anlatamaz. Onun için de
Türk halkının da onay vereceği bir isim gerekiyordu ki hem Baas ile bağlantılı
olsun hem de adı sanı unutulmuş bir örgüte mal edilsin ki olayın üstü aynı
Paris katliamı gibi örtülsün.
Paris katliamını yapanlar Reyhanlı saldırısını da yapan
güçlerdir. Tek fark; yer, zaman ve mekândır. Tüm adresler A, B, C, D, E, F, G,
H, J ve K planlarıyla her süreç ve sorun için 10 ayrı ihtimalli çözüm sonucu
olan Fettullah Gülen örgütünü gösteriyor.
Yürüttüğü görevinden dolayı Ural’ı bu saldırıdan
soyutlamıyorum. Çünkü görevi nedeniyle istihbarat örgütleriyle bir şekliyle
ilişkide olan bir konumdadır. Buna göre; kendisi ya “komploya uğrayarak” hedef
kişi seçildi ya da “dolaylı olarak” saldırıya dâhil oldu! İhtimal yürütüp
kendisini zan altında bırakma hakkımız olmadığı kadar Mihraç Ural’ın bu saldırıda
isminin geçmesi öyle çok tesadüf gibi de durmuyor. Bu saldırının Ural’a
yıkılmasının nedeni taraflar arasında mutlak bir anlaşmazlık olarak duruyor.
MİT ile Mukaveme Suriye arasında çözümsüz kalan bir sorun –bir bilinmeyen
denklem- nedeniyle olduğu açık ve nettir. Paris katliamında olduğu gibi
Reyhanlı saldırısında da belirgin olarak, MİT’in izi vardır.
Son tahlilde basına yansıyan Emniyet-MİT diyalogu, Türk Cumhurbaşkanı
ve İç İşleri Bakanının açıklamalarına bakılırsa Reyhanlı saldırısını, Mihraç
Ural veya örgütü değil MİT’in ta kendisi yapmıştır.
ama ne ilginctir ki,
YanıtlaSilMihrac, uzun yillar suriye'de abdullah ocalan'la kankalik yapip,arkadaslik yapiyor..paris kovboyu omer,pkk'lilarin icinde cirit atiyor...mit mustesari fidan aylarca imrali'da yatip kalkiyor,sonra da kalkip boyle yazilar yaziliyor,ayiptir ayip,insanlarla alay etmeyin,cunku gulunecek bir duruma dusuyorsunuz..