15 Mayıs 2012 Salı

Devlet İstemezsen Darılırım; Hakikat bize mi kalmış?

Derler ki “Gerçek acı”dır; ben de diyorum ki evet doğru gerçek acıdır ama “ya Hakikat”! Gerçek acıdır ama Hakikat, kendini her türden bilmezliğe yatıranı öldürür! M.S.Polatsoy
Hakikat, kendini yoz yaşama yatırmış, kulağı sağır, dili lal, gözleri kör eylenmiş ve her türlü aydınlanmaya karşı kendini bilmezliğe yatıran ve bunda ısrar eden tüm onurlu yaşam yiyicilerine karşı, eşi görülmemiş bir meşru savunma silahıdır.(M.S.Polatsoy) Dolayısıyla silik, bitik, verimsiz, heyecansız, sorgulamadan uzak, kendi halk gerçekliğinin farkında olmayan, değerlerine yabancılaşmış, burnundan kıl dahi aldırmayan tiplere karşı öldürücüdür. O ölüm ki ardından yeni insanı yaratır, o ölüm ki iyilik, doğruluk, güzellik, estetik ve mutluluğun onurlu yaşamlarını yaratır. İnsanlar hakikate gelemiyor; gerçeği biliyor ama hakikati yaşamsallaştıramıyor. Tıpkı Kürt sorunu benim sorunumdur diyen Erdoğan'ın, Kürt halkının anayasal haklarını tanımayıp hakikati yaşamsallaştıramadığı gibi. Kürt sorunu benim sorunumdur demek bir gerçek, ona anayasal haklarını tanımak ve yaşamsallaştırmak ise Hakikattir. Ama sömürgeciler bu hakikate gelemiyor...
Diğer taraftan insanlar Hakikatten ürküyorlar. İnsanlar, sömürgeciliğin ona dayattığı kötülüklerden arınıp Hakikatin Tanrısallığına erişmek istemiyorlar. Beyinler dumura uğramış; liberalizm diyor da başka bir şey diyemiyorlar. Bizlere siz; hayalperestsiniz diyorlar; siz bir ütopyanın peşinden koşuyorsunuz diyorlar; siz reel-politik sürecin farkında değil polyannacılık oynuyorsunuz diyorlar... Bilmiyorlar ki mevcut süreç Hakikat değil; görmüyorlar ki toplumsal gerçekliğimiz sömürgecilerin gözlemsel deney ve hem fiziksel, hem de bilimsel etkinlikleriyle oluşturulmuş ve bize asıl yaşamın bu olduğu yutturulmuş!
Hakikatli yaşamlarımızı zehr eden sömürgeci sisteme karşı hala uyanışa geçemeyecek miyiz?
Derler ki Kürt halkının bir devleti olsun ve bağımsız olsun... Bağımsız olsun tamam, iyi güzel hoş da devleti oluşturan mantık yapısı hangi aşamalardan geçtikten sonra kendi olgunluğuna erişiyor, biliyor muyuz? Hakikat diyor ki bir devlet için, iktidar hırsı gerek, iktidar hırsının oluşması için ise milliyetçilik/ırkçılık gerek, milliyetçiliğin oluşabilmesi için de ezilmişlik gerek..! Bu sıralama sömürgeci sistemden kaynaklı yaşanılandır. Hakikat sıralamasına göre ise önce bir halkın ezilmesi gerekir ki öfkelensin; kin beslesin. Sonra lokal ise lokal genel ise genel milliyetçiliğe evirilsin ki ezilmişliğini sonlandıracak ve sonra kendisi de ezecek bir iktidara kavuşsun!
Ancak henüz kendi sosyal, siyasal, kültürel ve tarihsel hakikatinden habersiz ve dilsel anlamda da eğitimsiz bir nesil için de olduğunun farkında değildir; buna rağmen “ben milliyetçiyim” der. Oysa hakikat der ki; bir halkın milliyetçilik yapabilmesi için en az iki nesil kendi anadilinde eğitim görmesi gerek… En az iki nesil kendi dilinde eğitim görmeyen bir halk milliyetçilik yapamaz, yok illa ben milliyetçiyim diyen de, milliyetçi olmaz en ilkelinden bir milliyetçi olur ki günümüz katliamcı mantıktan daha tehlikelidir...
Diğer taraftan ilkel milliyetçi mantıkla istenilen ve aslında perdelenmiş Bağımsız olamayacak Devlete götüren süreci de şöyle sıralayabiliriz; Ezilmişlik, İlkel Milliyetçilik, İktidar, Devlet, Modern Milliyetçilik…
Şimdi sormak gerek; İktidar, Devlet ve Kapitalist Modernitenin Milliyetçilik üçlüsünden nasıl bir Bağımsız Devlet olur?
Hakikat bunu söylerken, birileri evet doğru milliyetçilik iyi değil ama bu bizim hakkımız, diyorlar. Hem iyi değil tehlikeli ve hem de hak; bu nasıl bir çelişki? Sonra; Evet devlet iktidarcıdır, tekçidir, tetikçidir biliyoruz; bu kaygılar yerindedir ama devletsiz olmuyor be arkadaş, diyorlar. Hem devletin korkunç yüzünü biliyorlar hem de bizim bir devletimiz olmalı diyorlar!
Bazıları da hızını alamıyor; PKK komutanlarından Sayın heval Cuma’ya; Sen neden devlet istemiyorsun, bırak on yılların birikimi olan ideolojini, bırak paradigmanı, bırak felsefeni diyerek gülünç duruma düştükleri yetmezmiş gibi hakikatsiz ve hadsiz hesaplar sormaya kalkıyorlar. Adeta; Devlet istemezsen darılırım! Hakikat bize mi kalmış? diyerek böylelikle “saf”larını da açıktan netleştirmiş oluyorlar; pek saf olmayan halleriyle! Öyle ya günümüzde saflar, açıktan netleştirilmeli!
Sorsanız bu tiplere hem devletin iktidarcı yapısını ve tekçi karakterini biliyorsunuz, hem de devlet istiyorsunuz; Neden? Cevap; Hele bir devlet kurulsun, elbet sonra Kürd halkı doğrusunu bulur! Yahu devlet doğrusu değil ki, kurulduktan sonra doğruyu bulsun. Kurulan sistem baştan hatalıdır; neden illa yüzyıllardır denenmiş ve çözüm olamamış aynı hataları istiyoruz?
Bu tiplere “ya peki hakikat” denildiğin de; Hakikat bize mi kaldı diyorlar; biz kendimizi kurtaramamışız Ortadoğu halklarını birleştirmek bize mi kaldı; biz melek miyiz; vallahi değiliz… Sonra yine sorsanız her birine; iyilik ve doğruluklarından yakınlarından bile geçilmez; bedel verdik de verdik diye tuttururlar; yok bilmem onlarca yılımı verdim… Yahu güzel bedel verdin de, şimdi ne yapıyorsun, nerede bedel veriyorsun diyor sorsan, benim verdiğim bedeli mi sorguluyorsun, bedel sorgulanır mı derler; Onlar; Şimdi ne yapıyorsun sorusuna müthiş kızarlar; Üstüne üstlük “yeter, yoruldum” derler; her kesin bir kapasitesi var derler… Sonra yahu madem yoruldun o zaman nedir hesap soruyorsun, niye Kürdistan Özgürlük hareketinin işine karışıyorsun; yorulduysan yerinde otur, yok yorulmadıysan da “ ben uzun yıllar yapacağımı yaptım deme; bırak Hareket ne yaptığını ve yapacağını çok iyi biliyor; bunca yıldır sana ve senin gibi oturduğu yerden ahkam kesenlere mi sordu?
Sonra, işin bedel kısmına baksak, Kürdistan’da yaşayıp da şimdi Özgürlük hareketinde yer alsın almasın, bedel vermeyen tek bir Kürd ve Kürdistanlı dahi yoktur; kundaktaki bebeğinden yüz yaşındaki yaşlısına kadar… Varsa birileri bana, şu kişi bedel vermemiştir desin… Diyemez ki… Her bir Kürdistanlı, kendisini satmışından tutun da, şimdi evinde oturanına, roman yazanından, bencil, bireysel yoz yaşama düşmüşünden dahi olsa, muhakkak önceden bedel vermiştir, değil mi? Oysa biliyoruz ki en güzel romanlar özgürlük dağlarında yazılır! İnsanın gidip oradan biraz felsefi gıda alması gerekirken, böyle kapitalist modernitenin diliyle roman yazmak niye!
Bunlar gerçeği biliyorlar, zorlandıklarında dile getiriyorlar ama yaşamsallaştıramadıkları gibi Hakikate de gelemiyorlar… Bunlar gerçekçi ve hakikatli değiller, bunlar şekilci ve tiyatro oyuncularıdırlar; bunlar kötülüklerden arınmak istemeyen zavallı insancıktırlar. Bu tipler burnundan kıl dahi aldırmayan Roma kölelerinden kat be kat köle, kölenin kölesi hakikati tanımayanlardır. Bunlar her tarafta ulusallıktan bahseder ama yapılan “Ulusal Kongre Çağrıcıları Girişiminde” yer alamayacak, bir ses vermeyecek kadar sahtekârdırlar. Bunlar sömürgeciliğin Kürd ve Kürdistan tarihinde karanlık sayfalarda yer alan Beko Evanlardan farksız kötülük tanrılarıyla eş insancıktırlar, bunlar kötülükten iyiliğe evirilmek istemeyip insanlığı elinin tersiyle iten kusursuzlaşmanın mümkünse sonsuz uzağından geçmek isteyen inançsızlardır. Bunlar tüm negatiflikleriyle sömürgecilerin ekmeğine yağ süren ve tanrısallığa gelemeyenlerdir. Tanrısallık olarak kullanılan kavramın hatasızlığa erişmiş “dervişler” olduğunu bile bile… İster havari, ister sahabe ve bunlar tüm adanmışlıklara ve “Derviş’liğe” gelemeyip yüz çevirenlerdir. Tüm Kürdistan halkına Hakikatli uzun ömürler diliyorum; siz siz olun gerçeği bilip böbürlenmeyin; Zira Hakikat, Gerçek'liğin bir üst aşamasıdır. Hakikati içselleştirip yaşamsallaştıran tüm yüreklere selam olsun...
15.05.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

1 yorum:

  1. sayin Polatsoy gereken cevabi vermissiniz,anlayana tabi, bu yorgun sava$cilar hep kendi yetmezliklerini gizlemek icin , oturduklari yerden akil vermeye calisirlar ,tabiki kendilerine yetmeyen akillari ile.
    Islamiyette bir inancli insan, her nekadar ibadet etmi$se etmi$ olsun ,ibadeti ile degerlendirmez, ömrunün son nefesinde yapacagi bir inacsizlik ,onu küfre mahkum eder.Yorgun savascilarda akil vermekten vaz gecip yurtseverliklerini sudurserler bari gecmis emeklerini muhafaza ederler,yoksa küfre mahküm olmus müslümankonumuna duserler.tipki düsmana teslim olup rezil olanlar gibi.

    YanıtlaSil