12 Mayıs 2012 Cumartesi

Kürdistanlı Yurtseverlere Ulusal Çağrı!

Dün olduğu gibi bugünde canımız, Kürdistan topraklarımız bombalandı. Dün olduğu gibi bugün de canımız yandı ve sesimiz çıkmadığı sürece ve ulusal bilinç etrafında birleşmediğimiz müddetçe yarınlarda da, daha çok canımız yanacağı benziyor.
Kürdistan topraklarının Güney parçası bombalandı ve yine esas sesleri bugün daha yüksek çıkması gereken herkes sessiz.
Kürdistani aşk ve kaygıların barındığı masumiyetin sitemi ile sormak istiyorum; Güney Kürdistan toprakları bombalanırken Güney Kürdistan yönetimi ne yapıyor acaba? Sizler bombalanan topraklarda ot yeşermediğini ve toprağın yaşam damarlarının bir bir kuruduğunu bilmiyor musunuz? Kürdistan toprakları daha ne zamana kadar bombalanacak; var mı bir bileniniz? Bombaların isabet ettiği bölgelerde on yıllarca ekin ekilemeyeceğini ve o bölgenin bundan kaynaklı insansızlaşacağını bilmiyor musunuz? Ne bir bitki ne de canlı hayat bulamıyor kimyasalların değdiği yerde. Güney Kürdistan'ın ekolojisi bombalanıp nefessiz bırakılırken, Güney Kürdistan yönetimi ne yapıyor? Neden acaba bu kadar sessiz ve hissiz?
Biliyoruz düşman, Güney yönetimi üzerinde ciddi bir baskı kurmuş durumda. Adeta hareket etmesine dahi izin vermiyor! Bundan olsa gerek ki Güney yönetiminin TC’ye karşı yaptığı en sert açıklama PKK'ye; Silahları bırak'ın dışına çıkamıyor. İyi de bu hareket alanı, hakikatli söz ile eylemde bulunma ve ulusal pratik neden sömürgeci izne bağlı kalıyor; neden halkımızla birleşemiyoruz? Biliyoruz Güney Kürdistan, sömürgecilerin kuklası haline getirilmeye çalışılıyor. Biliyoruz Güney Kürdistan, TC'nin arka bahçesi konumuna çekilmeye çalışıyor. Biliyoruz Güney yönetimi ve Sayın Barzani PKK'yle karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Biliyoruz işgalciler peşmergeler ile gerillaların savaşması ve bırakuji olması için tüm imkanlarını seferber ediyorlar. Biliyoruz Güney Kürdistan ve diğer parça halkları birbirine düşman edilmeye çalışılıyor. Biliyoruz hem reel ve hem de sanal da Güney, Kuzey, Doğu ve Batı parça halkları birbirine kırdırılmaya çalışılıyor. Biliyoruz sömürgeciler Güney’in “bağımsızlık” Kuzey ve diğer parçaların Özerklik özlem ve istemleri dolayısıyla çelişki yaratıp parça halklarını düşmanlaştırmaya çalışıyor. Biliyoruz işgalciler darmadağın edilmiş parça halk ve yönetimlerinin farklı ideolojilerinden kaynaklı olan farklılığı kullanıp çelişki yaratarak “Ulusal Konferans”ın toplanmasını geciktiriyor veya izin vermiyorlar. Biliyoruz kolonyalistler en küçük bir ihtimali bile değerlendirip o açıktan girerek Kürdün dört yakasının kavuşmasına engel oluyorlar.
Evet sömürgeciler tüm bunlara engel oluyor ama ya peki bizler; bizler niye bu kadar duygusuz, ruhsuz ve hissizleşmiş; bizler neden bir şeyler yapmıyoruz?
Buradan Kürdistan yurtseverlerine bir çağrıda bulunuyorum; gelin tüm bunlara izin vermeyelim. Bu günden sonra birliğimizi daha bir pekiştirelim. Sömürgeci, Kürd halkını birbirinden daha bir koparmak için ustaca oynunu oynarken; gelin o zaman bizler de sömürgecilere hakikat dersi verelim ve hiçbir parçanın bir birinden ayrı gayrısı olmadığını “Ulusal Konferans” çağrıcıları olarak dile getirelim. Evet bizler “Ulusal Konferans Çağrıcıları” olarak; Eğer Güney, bir Devlet ve Bağımsızlık istiyorsa da Kuzey ve diğer parçalara danışsın, Kuzey Özerklik veya Demokratik Konfederalizm istiyorsa da hem Güney’e hem de diğer parça Kürdistan örgütlerine danışsın, diyelim. Öyle iki de bir ertelenen değil, en kısa zamanda PKK, KDP, YNK, PYD ve diğer partilerin koşulsuz ön şartsız “Ulusal Konferans” amacıyla gerçekleştirecekleri geniş katılımlı bir toplantı için onlara hem reel de hem de sanal da baskı kuralım.
Evet biz Kürdistanlı yurtseverler olarak (öyle TC ve ABD’ye yedeklenerek değil) açıktan Özgür Kürdistan için mücadele yürüten tüm örgütlere Ulusal Konferansı bir an önce toplama ve gerçekleştirmeleri için baskı kuralım. Sömürgecilerin daha fazla bizi kullanmasına izin vermeyelim. Ulusal konferans için PKK’nin silah bırakmasına gerek yok, PKK’ye silah bırakması konusunda baskı yapmak işgalci kolonyalistlere hizmet etmektir, silah Kürtlerin güvencesidir, diyelim. Nedensiz veya nedenli bir şekilde sürekli ertelenen Kürdistan ulusal konferansında ABD ve TC’nin gözlemci veya temsilcilerine de gerek yok; Kürdistani bir kongreye Kürdistan ülkesini darmadağın etmiş ABD ve TC sömürgeci ülkelerini davet etmek demek onlara hizmet olacaktır, diyelim. Gelin tüm Kürdistan yurtseverleri bu temelde tüm Kürdistani örgütlere çağrı yapalım ve tez elden tüm farklılıklarımızı da hoş görerek birleşmenin adımlarını atalım.
Milliyetçiyim diyeninden, bilimsel sosyalizmi savunanına, Müslüman olanından Kızılbaşına,Êzidisinden Alevi ve Zerdüştüne kadar her bir aydın ve yazarımız gelin bu temelde samimiyetimizi ortaya koyalım. Gelin dürüst olalım; sömürgecilere karşı paramparça edilmiş Kürdistan vatanımızı savunalım; gelin Kürt örgütlerini birleştirmek için çaba sarf edelim. Gelin sanal âlemde ki her bir Kürdistani internet sitesi, grup ve sayfalardaki Yurtsever Admin, Editör ve Yazarları, gelin yarınki ilk manşet ve yazılarımızı bu konuya ayıralım.
Yazı konumuz ve sayfa manşetimiz “Kürdistan Ulusal Kongre Çağrıcıları” olsun.
Madem sınırlara saygımız yok; o zaman gelin dört parça Kürdistan’ın tüm savunma güçleri birleşsin, diyelim; Savaşacaksa ya Gerilla ve Peşmerge güçleri aynı siperlerde ortak düşmana karşı savaşsın ya da tüm Kürt örgütleri aynı noktada buluşsun ve siyaset yapsın, politika geliştirsin, diplomasi atağına geçsin, diyelim. Öyle ideolojik düşüncelerden kaynaklı bir birimize düşman kesilmeyelim. Biraz aklı selim olmak ve tahammül yeterlidir. Gelin tüm önyargıları kaldıralım. Özgür Kürdistan’dan sonra birbirimizi doyasıya yiyelim, tartışalım gerekirse Hakikat ve insanca yaşam için kavgalar edelim. Ama şimdi değil; şimdi kavga sırası değil. Ne olur düşmanı daha fazla güldürmeyelim.
Milliyetçi olmak isteyen Özgür bir Kürdistan’da olsun ama ırk değil “İnsan milliyetçisi” olsun. Bizi katleden bir mantığa bürünmekle değil, o mantığın tam karşısında yer alarak ancak onu boşa çıkarabiliriz; yoksa onun yedeği olmaktan kurtulamayız, demeliyiz. Zira Sömürgecileri tanımayanlar önce sömürülür-sömürgeleşir ve ardından da sürüngenleşirler. Sömürülen halk sömürenine benzeyip aynılaşır; aynılaşanlar ise zaten çoktan sömürgecilikte ortaklaşmışlardır.
Kurtuluş olana dek Kürdistan’da mevcut partilerin dışında tek bir partinin dahi kurulmasına ve faaliyet yürütmesine izin vermeyelim, diyelim. Her parçada bir ve tüm Kürdistan’da “tek çatı” oluşturmalı ve Kürdistan’a hakikat aşkıyla bağlı tüm kişilik ve örgütler o çatı altında düşmana cevap olmalıdırlar. Ekleyelim ve diyelim ki; Her ağızdan bir ses çıkması mevcut durumda çoğulculuk değil düşmana hizmettir. Gelin biz de tekleşelim ama amaç ulusal bilinç, birlik ve beraberlik olsun. Oluşturulacak bu çatının dışında tek söz dahi söylenmesin, diyelim. Düşman safında yer almış ve teşhir olmuş ve deşifre olmuş tüm hain ve işbirlikçi takımında yer alanlar da “öz eleştirilerini” verip çatıya gelmeleri yönünde çağrı yapılmalı. Çatıya gelmeyeni de direk düşman safında kabul etmeli. Kürdistan homojen değil heterojen bir toplumdur; Kürdistan’ı ne tek başına Sünni Müslümanlığa ne de diğer inançların herhangi birine terk ve teslim edemeyiz. Zira Nesnel koşulları göz önünde bulundurmadan sübjektif dayatmalara gidilirse, sonrasında niteliksel olan dönüşümlerin diyalektik olarak geri döneceğini kati olarak bilmemiz gerekir. Özellikle Kürdistan’da yaşayan dilleri ve inançları faklı haklara kendi dil ve inançlarını özgürce yaşayacağı alanlar için birleşmeli ve tez elden “Ulusal Kürdistan Konferansı” için ilgililere çağrıda bulunmalıyız.
Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Yahudi’si, Zerdüştü, Alevisi, Êzidisi, Kızılbaşı ve diğer inançlar ve ideolojisiyle büyük bir toplum olduğumuzu tüm sömürgeci güçlere göstermek için birleşmeliyiz. Dün ve bugün olduğu gibi yarınlarda da Kürdistan’ın bombalanmaması için birleşmeliyiz. Hem kendimize hem de düşmana ÊDÎ BESE diyebilmeliyiz. İnanın biz Kürdlerin Kürdistan Ulusal Konferansı’nı toparlamak ve tüm Kürt örgütlerini bu konferans çatısı altında bütünleştirmekten başka hiç bir şansımız yoktur.
Kendisine devrimci, demokrat, muhafazakâr, sosyalist, komünist, ilerici, yurtsever, yazar, akademisyen ve aydınım diyenlerimiz, dürüst ve samimi olalım ve hem elimizi taşın altına ve hem de gerekirse bedenimizi kayalıkların altına yatırıp Özgür bir Kürdistan için mücadeleye başlayalım.
Ben varım; eğer sizler de varsanız tez elden iletişime geçip Özgür Kürdistan çalışmalarına başlayalım.
12.05.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder