25 Mayıs 2012 Cuma

Dikkat! AKP’nin Katliam Projesi Devrede

Devletleşen AKP’nin hem Cumhurbaşkanı ve Başbakan, hem de Bakanlarının son çıkışlarına bakılırsa önümüzdeki süreç oldukça kanlı geçeceğe benziyor!
Geçtiğimiz günlerde, ABD’de çıkan Wall Street Journal Gazetesi tarafından yayınlanan haberde 34 Kürt sivilin hedef alındığı Roboskî Katliamı’na ilişkin istihbaratın ABD’nin predatörleri tarafından verildiğinin duyurulması ardından, AKP Devletinin Başkomutanı ve Sultan’ı tarafından bir yandan halk tabanı ve gelecek seçimlere, diğer yandan da bölge ülkeleri ve PKK’ye dönük adeta; “bu istihbarat ve getirdiği zafer sadece bizimdir”, tarzından her yanı şaibe kokan bir açıklama geldi. Öte taraftan tescilli Kerestelik Odun olan İdris Naim Şahin’in sözleri üzerine Ömer Çelik’in; bu sözleri insani bulmuyorum tarzından çıkışlarına da bakmayın; bunların topu bir diğerinin aynıdır ve birbirlerinin açıklarını kapatmak için sıraya girmişlerdir; tıpkı Erdoğan’ın son noktayı koymasında olduğu gibi…
Ancak öyle görünüyor ki AKP Devlet yetkililerinden gelen bu açıklama, Kürt Özgürlük Hareketi ve bir kısım aydın ve yazar çevreleri tarafından, “olduğu gibi okunmuş”!
Maalesef ki ben, süreci ve geleceği bu kadar iyi niyetlice ne görüyor nede okuyamıyorum! Zira son günlerde bu yönlü yapılan süreç değerlendirmelerinde herhangi bir derinlik de yok! Demek istediğim AKP politikaları böyle göründüğü gibi ele alınmamalı. Yani “İstihbarat bizim ve Millidir” açıklamasına belirttiğim gibi tek başına; “AKP’nin seçim yatırımıdır” veya söylenen “Devlet katliamı kabullendi” veya “İtiraf etti” olarak bakıp değerlendiremeyiz.
AKP’nin beyin kıvrımlarında yatanın, meseleyi tek başına “milli istihbarat veya kaynak boyutuna indirgeyip, işin içinden çıkarız” ve sonrasında ise İ.Naim Şahin kötü, diğerleri iyi rahip hesabında olacağına da ihtimal vermiyorum. Bu bir yemdi ve bu yem şuanda yenilmişe benziyor! İşte ondan dolayı da bu yönlü “algıyla” yapılan değerlendirmelerin en başında; “Devlet katliamı itiraf eti veya katliam meşrulaştı” yorumları geliyor.
Ama bu değil!
Zaten amaç, halk ve Kürt özgürlük hareketinde böyle bir algı uyandırmaktır. Sonra öyle “kendi kazdıkları kuyuya kendileri düştü” deyip AKP’yi “boşluğa” şikâyet etmek de süreci tam olarak doğru yansıtmaz; onun için kimse yanılgıya kapılmasın derim. Eğer bunun üzerinden değerlendirmeler yapılır da gündem bu temelli oluşturulursa, AKP’nin asıl gizli politikalarının dikkat ve gözden kaçırılacağını unutmayalım.
Soru; Siz Wall Stret Journal’ın kendi başına mı bilgi sızdırdığını düşünüyorsunuz; eğer böyle bir düşünceniz yoksa niye oyuna gelip de yüzeysel değerlendirmelerde bulunuyorsunuz?
ABD, Wall Stret Journal aracılığıyla TC’nin aslında tek başına hiçbir şey olduğunu, istihbaratın bizim güçlerimiz tarafından verildiğini duyurması ardından TC tarafından gelen bu açıklama, ABD’yi boşa çıkarmak (!) ve onun üzerinden başarı elde etmenin dışında bir şey değildir. Ancak Erdoğan’ın beyin kıvrımlarında dolaşanlar öyle sadece Kasımpaşa siyaseti edası ve Bakanları aracılığıyla durumu sahiplenme falan da değil! Bu hem AKP tabanı ve direnen özgür Kürde ve hem de yine taban olarak gördüğü Ortadoğu’yla beraber, savaştığı PKK’ye ciddi bir mesajdır da.
Abdullah Gül, Erdoğan ve kurmaylarının açıklamalardan anlaşılan bir başka ayrıntı da; “ABD’de kimmiş, istihbarat benim devletimin kaynağından geldi” sözünde gizlidir. Burada, önümüzdeki planlamalarında olduğu anlaşılan “toplu gerilla ve sivil halk” katliamlarında bir başarı elde edeceğini düşündüğünden şimdiden; “AKP bir şey yapmadı ki, bütün istihbarat ABD’den geliyor” düşüncesinin önüne set koyarak, eğer başarabilirlerse bu zaferin ardından da Ortadoğu’da tek ve yenilmez Jandarma gücü olduklarını -sözüm ona PKK’yi darbelemiş olarak- ilan edecekler.
Roboski’de 34 sivil Kürdün katledilmesine neden olan Milli istihbarat veya kaynak denilen bilginin, ABD’den geldiğini bizler çok iyi biliyoruz. Fakat AKP tabanı bunu ya bilmiyor ya da çok umurunda değil! Zaten AKP’nin bugüne kadar yapmış olduğu tüm kirli işlere Sayın Selahattin Demirtaş’ın da vicdanlarına seslendiği AKP tabanı tarafından hiç mi hiç ses çıkarılmadı; böylelikle bu taban zindanlara doldurulan Kürt siyasi tutsakları ve katledilen gerillaların ölümüne de açıktan onay vermiş oldu. Böyle bir tabanı olan AKP elbette hızını alamayarak tehlikeli daha birçok işlere girişebilir!
Çok geriye gitmeden, büyük bir zevk ve mutlulukla Yavuz, Abdulmecit ve Abdulhamit’în yolundan giden ve bunu hiç çekinmeden her platformda dile getiren Erdoğan’ın hem Kürdistan hem de Türkiye’de pratiğe koyacağı oldukça tehlikeli planları var diye düşünüyorum!
Türk Başkomutanı Gül, Erdoğan ve kurmaylarının Roboski katliamı için Wall Street Journal Gazetesinde çıkan haberi yalanlamasının altında verdiği mesaj; “istihbarat ve güç” gösterisi ile beraber, yarınlarda PKK başkanlık konseyi ve HPG gerillaları ile halka yapabilecekleri katliamların işaretlerini içermiş olmasın?
Bir yandan Kürt Özgürlük hareketinin “temkinli” pratiklerine, diğer yandan da son 3 yıllık sömürgeci yönelim sürecine ve AKP’nin hazırlıklar ve sergilemiş olduğu –demokrasi açısından- negatif pratiklerine bakacak olursak, önümüzdeki sürece kaygılı bakmanın ve bu temelde değerlendirmelerde bulunmanın daha doğru olacağı düşüncesiyle;
Birçoklarına da “komplo teorisi” gibi gelebilecek olan önümüzdeki süreçle ilgili görebildiğim kadarıyla –eğer durdurulmazsa- AKP Devletinin icra edebileceği arasında yer alan planlardan bazılarını şöyle sıralayacağım;
1: Devam eden siyasi soykırım operasyonlarına hiç ara vermeden hem Belediye Başkanlık seçimi hem de Milletvekilliği seçimlerine kadar dışarıda parti çalışmalarını yürütebilecek, halkla bütünleşebilecek tek bir Kürt dahi bırakmayarak tutuklu sayısını en az 20 bine çıkartmak,
2: AKP’ye bir “dur” diyen çıkmayıp da planları başarılı bir şekilde işlerse Kürt Özgürlük hareketinin legal alanı boşaltılacak ve yerine oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilecek olan Kürt Hamas’ı getirilecek. Mustazaf derneklerinin Anayasa tarafından kapatılmasıyla bu dernek Kürdistan’da mağdur gibi gösterilecek. Ardından bu dernek yeni kurulan ve liderliğini Sıtkı Zilan’ın yaptığı Kürdistani İslami Parti ile birlikte çalışma yürüterek Kürt halkının yüreğini parçalama operasyonlarına girişecek; yani mevcut BDP’nin oyları üzerine oynayıp aynı Hamas’ın FKÖ’yü tanımayıp yöneticilerini katlettikleri gibi yeni örgüt etrafında şekillenebilecek bir Kontra ekibinin de kurulması olasılığı yüksek bir ihtimal gibi görünüyor. Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın sözünü ettiği Kürt Hamas’ı bu olsa gerek! Hatırlanacağı üzere Hamas kurulduktan sonra FKÖ’lü yöneticilere rahat uyku yoktu; çünkü Hamas militanları her gün FKÖ’nün bir kuruluşuna baskın düzenleyip FKÖ’lü yöneticileri bürolarının camından aşağı atıp öldürüyorlardı.
3: Bir taraftan Kürt Hamas’ı tamamen BDP’nin veya HDK etrafında örgütlenecek yeni Partinin Kürdistan’daki faaliyet alanını daraltırken, diğer taraftan da Fetullah Gülen cemaati ruhuyla AKP de Kürdistan’a özel yasalarla şeriatı getirecek; aynı İran’da olduğu gibi Devlet’e karşı gelenler Allah’a karşı gelmiş gibi gösterilip; bunlar Zerdüşt’tür, bunların dini imanı yoktur denilip göstermelik mahkemelerde yargılanarak idam cezası ile cezalandırılacaklar. Hem de bunu Kur’an ve Hz. Muhammed’e rağmen yapacaklar; bunlar bir kere halkı uyutmuş ve halkın gerçekleri bilmesini istemiyorlar. Bunlar Zerdüşt peygamber ve Zerdüştlerin ehl-i kitap olduğunu söyleyen Kur’an ve Hz. Muhammed’i de tanımayarak böyle bir yola girişecekler.
4: Sadece Kuzey Kürdistan dağlarında değil, Batı’da PYD güçlerine, Doğu’da PJAK’a ve Güney Kürdistan’da da Kandil ve diğer kamplara dönük nokta operasyonlarının da olacağı büyük operasyonlar yapılacak,
5: Gerilla alanlarına yapılacak operasyonlarda hedef gözetmeksizin sivil halka da yönelim olacak,
6: Bu yönelim; sivil ve gerilla ayrımı yapamıyoruz’un da ötesine geçerek, dünya kamuoyuna göstermelik olarak önce sivil halka; Yaşadığınız yerlerde ‘teröristler’ barınmakta ve biz görevimizi sizden dolayı icra edemiyoruz, lütfen operasyon bölgelerinden çıkın, tarzında sahte çağrılar yapacaklar. Büyük bir ihtimalle bu operasyonların sadece başlangıcında Türk ve Yabancı basın da operasyon bölgesine alınarak, yapılan sahte çağrılar bütün dünya kamuoyuna servis edilecek. Sonra Ordu; ya halkın çıkmasını beklemeden toplu katliama girişecek, ya halk çıktıktan sonra gerillaların bulunduğu bütün alanları insansızlaştırmak kaydıyla kimyasala tabi tutacak. Bu saldırılar Roboski’yi aratacak ve boyutu da Dersim katliamından farklı olmayacaktır.
Yukarıda da belirttiğim gibi; eğer AKP’ye bir “dur” diyen çıkmazsa ve Erdoğan ister Başbakanlık isterse de Başkanlık koltuğunda oturup bugün ki aklıyla Türkiye ve Kürdistan’ı yönetmeye kalkarsa, işte o zaman kaygılarımın gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur. Umarım Türkiye ve Kürdistanlı demokrasi güçleri AKP’nin bu gidişine bir “dur” der ve kanlı boğazlaşmalar yaşanmaz. Çünkü AKP pratikleri karşısında HPG ve TAK’ın dışında “hiçbir yere bağlı olmayan inisiyatifli güçler” de Türkiye ve Kürdistan’da hem Kürt işbirlikçilerine yönelik ve hem de AKP Devletinin kadrolarına yönelik eylemler gerçekleştirerek sürece müdahil olabilirler. Umudumuz kansız bir çözümün hem Türkiye ve hem de Kürdistan’da gelişmesidir.
25.05.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder