26 Haziran 2012 Salı

Taraflı Altan, Taraf mı değiştirdi?

Hayret! Ahmet Altan, Türk Başbakanı Erdoğan ve AKP iktidarına ateş püskürüyor! Özellikle Roboski katliamından sonra yazdığı tüm yazılarında hem Erdoğan ve hem de AKP iktidarını eleştiren Altan, her bir yeni yazısında eleştirinin dozajını biraz daha yükseltiyor ve böylelikle yeni tarafının da sinyallerini vermiş oluyor!
Elbet normal şartlarda tarafsız olan bir yazarın yapması gereken de katliamcı bir mantığa sahip olan bu iktidar ve Başbakanı eleştirmek olmalıdır. Öncesinde değil de şuanda Altan, aynen öyle yapıyor!
O zaman bu hayret niye diye sorulabilir!
Niye mi?
Hayret çünkü bizim bildiğimiz Altan, daha düne (Roboski katliamı olmayana) kadar hem Erdoğan ve hem de AKP iktidarının politikalarını en üst düzeyde savunan, bunun için akademik ve romansı dili elinden bırakmayan, diğer tüm muhafazakâr yazarlara taş çıkartan cinste ve deyim yerindeyse fevkaladenin fevkinde on numara ve yine tabiri caizse tasmalı yazar ve basını görevini yürütüyordu.
Hayret çünkü Altan daha düne kadar her yazısında Kürt halkına tek çare olarak Erdoğan ve AKP’yi öneriyordu. Altan, kullanmış olduğu dil ve üslup nedeniyle yurtsever olan halkımızda dahi; “bu adam doğru söylüyor” algısı uyandıracak kadar tecrübeli yazılara imza atarak, Kürtler arası çelişki yaratmaya, halkı Kürt özgürlük hareketine karşı cephe almaya, onları yönlendirmeye ve bu yön doğrultusunda da önerilerini kabul ettirmeye çalışıyordu. Aslında Altan’ın yazılarındaki Kürtlere dönük önerileri, bir öneriden çok içerisinde tehdidi barındırıyordu. Altan adeta Kürtlere, MHP ve CHP ile ölümü gösteriyor ve AKP ile de sıtmaya razı olmak durumundasınız ve tek seçeneğiniz bu diyordu.
Liberal olarak bilinen Sayın Ahmet Altan, Taraf gazetesinde 13.Aralık.2009 tarihinde yazmış olduğu “Üç Seçenek…” başlıklı köşe yazısında resmen Kürtleri tehdit etmişti! Taraf bu tarihten sonra adeta bir zamanlar Kürt halkı ve Özgürlük mücadelesini tehdit eden psikolojik harekâtın basın ayağı olan Hürriyet gazetesinin yerini almıştı.
Bakın Altan 3 yıl önce kaleme aldığı, bizim unutmadığımız ama şimdi onun unuttuğu “Üç Seçenek…” başlıklı yazısında ne diyordu;
Bugün birçok insan “barışı” savunmakla ”AKP’yi savunmayı” eşanlamlı görüyor... AKP bir kitle partisidir… Barış sürecine AKP’den başka destek sunan kimse yok… Ortada Kürtlerin sunduğu bir barış projesi yok… PKK barışın önünde engel… Olması gereken; Ayrılma, Sürekli çatışma ve Birlikte eşit haklarda yaşama…
Sayın Altan üç yıl önceki ve “üç seçenek” sunarak Kürtleri tehdit ettiği bu yazısında, seçenekleri sayarken, bir-iki-üç diye sıralıyordu. Ayrılmayı, sürekli çatışmayı ve birlikte eşit haklarda yaşamayı belirtiyordu. “Ayrılmayı” zaten PKK’nin de istemediğini belirten Altan, “Sürekli çatışmanın” kimseye bir fayda getirmeyeceğini belirttikten sonra “Birlikte eşit yaşamın da” AKP’den geçtiğini üstüne basa basa söylüyordu. Bunu da Kürt tarafının bir “barış projesinin” olmadığına bağlayarak; PKK barışın önündeki en büyük engeldir, olarak açıklıyordu. Oysa Altan’da biliyordu ki barışın önünde engel olarak gördüğü aynı PKK’nin lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın, barış sürecine katkı sunmak ve var olan siyasi, askeri tıkanıklığı aşmak için hazırlamış ve ilgili yerlere sunmuş olduğu bir  “yol haritası” vardı. Altan bu yol haritasını İmralı görüşmelerinin yapıldığı o günlerde de ve bir yıla yakındır tek bir görüşmenin dahi yapılmadığı ve Sayın Öcalan’ın hayatından endişe edildiği bu günlerde de hep görmezden geldi. Ayrıca Altan, AKP bir kitle partisidir, diyerek, tek partili dönemi savunmuştu. Sonra AKP’nin barış savunucusu olduğunu iddia ederek, aslında en büyük katliam savunucusunu kamuoyuna pazarlayarak Roboski katliamı gibi katliamların olmasına da davetiye çıkarmıştı.
O dönemlerde Sayın Altan, Erdoğan ve AKP’yi Kürdistan ve Türkiye kamuoyuna hiç çekinmeden pazarlıyordu. Aynı Altan bugün Erdoğan ve AKP için; 10 yıldır dolanıyorsunuz, nerede Kürt açılımı, nerede hukuk, nerede Avrupa kriterleri diye soruyor da soruyor.
Herhalde Altan bunun karşısında birilerinin; yahu 10 yıldır Erdoğan ve AKP iktidarına destek veren sen değil misin ki şimdi kalkıp pişkin pişkin bunları söyleyebiliyorsun, diyeceğini düşünemiyor olmalı. Evet şimdi değil ama daha düne kadar Erdoğanlı AKP hükümetinin on yıl ayakta kalmasını sağlayanların başında gelen Taraflı Ahmet Altan’dan başkası değildi.
Elbet insanlar geçmişleriyle yargılanmamalılar. Her insan hata yapabilir. Önemli olan aynı hataları tekrar etmemektir. Bu mantıkla gidersek Sayın Altan’ın değişmesi olumludur diyebiliriz. Ancak eğer o kişi, geçmişi ile ilgili bir öz eleştiri vermez ve kanına girdiği ilgili kesimlerden af dilemez de yeni ufuklara yelken açıp kendi bildiği veya bildirilen yoluna devam ederse, o zaman bu kişiye söyleyeceğimiz bir çift söz de olmalı diye düşünüyorum.
Şimdi sormak gerek Sayın Altan’a; ne oldu da tarafınızı değiştirdiniz, ya da şimdi ki hangi taraftasınız? Yoksa ortalıkta dolaşan fısıltılar doğru mu?
O fısıltılarda Taraf ve Altan şöyle tarif ediliyor;
Altan’a, tıpkı Ordu’yu AKP iktidarına bağlamak için servis edilen istihbarat bilgileri gibi, yeni bilgiler, geldi… Altan bir görevli… Altan DIA, MOSSAD, MI6 ve CIA’yı iyi tanıyor… ABD, Altan’a; geri çekil, sana daha çok ihtiyacımız var, demiş… AKP düşüşte, Erdoğan’ın ipi çekildi; “ne olur ne olmaz” sen en iyisi mi tarafını değiştir veya tarafsız bölgeye çekil… AKP sonrası diğer iktidarlarda seni yeni görevler bekliyor… Çabucak olduğun konumdan ve yarattığın izlenimden ayrıl ki sen de yargılanmayasın; çünkü düne kadar baş tacı ettiğin Erdoğan ve AKP’nin bütün kurmayları Roboski katliamından dolayı yargılanacaklar… deniliyor.
Yukarıda Altan’ın Erdoğan ve AKP’yi Türkiye ve Kürdistan kamuoyuna nasıl pazarladığını ve Kürtleri nasıl tehdit ettiğini ve şimdi de göklere çıkardığı Erdoğan ve AKP’yi nasıl alaşağı edeceğini bilmediğini ve tehdit ettiği Kürtleri de yeni yeni hatırladığını gördük. Tabi eğer bu hatırlamaksa!
Siz Taraf ve Ahmet Altan’ın şimdi durduğu yer ve olduğu tarafı anlayabildiniz mi? Vallahi ben anlayamadım!
26.06.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder