28 Haziran 2012 Perşembe

Kürt ve Sosyalistim ama BDP’li ve Muhalif değilim!

Öyle oldu ki artık AKP polisi yolda kimlik ve üst aramaları için devriye atarken, kendi aralarında iddiaya giriyorlar; kimliklerini sorduğumuz kişilerden kaçı Kürt veya iktidara muhalif ve kaçı Kürtçü ve muhalif değil diye! Yine devriye atılan bir gün de polisler yolda yürüyen dört arkadaşı kimlik kontrolü ve üst araması için durdurup soruyorlar;
Adın ne? Brûsk. Oooo, arkadaşlar bunun GBT’sine bakmaya bile gerek yok, ismi yeter, kesin ‘teröris’tir. Takın kelepçeyi.
Bunun da adını sormaya gerek yok, baksanıza paltosuna! Söyle bakalım senin adın Deniz değil mi? Evet Deniz. Sen Türk müsün? Evet. Alın alı alın, alın bunu da merkeze.
Senin adın ne? Baran. Bak heleee, bunu da alın GBT ve üst aramasına gerek yok. Baksanıza kesin bunun da babası ‘terörist’. Öyle olmasa, ‘terörist’lerin üzerimize yağdırdığı mermilerin akışından esinlenip herhalde oğlunun ismini Baran koymazdı değil mi? Alın bakayım bunu da. Al al al.
Söyle bakalım, senin adın ne? Yağmur. Sen de Kürtsün değil mi? Evet. Hııı anladım!
E peki Baran, madem üçünüz Kürt, neden bir Türk ile arkadaşlık yapıyorsunuz? O bir Türk’ten çok şimdi bir Kürt; çünkü Deniz biz Kürtlerin ezildiğini görüyor ve bizi anlıyor; ondan dolayıdır ki yanımızda duruyor ve arkadaşlığımız devam ediyor.
E peki Deniz! Sen de onun gibi mi düşünüyorsun? Bundan dolayı mı Kürtlerin yanındasın? Evet.
Sen söyle Yağmur, kim bıraktı bu ismi sana? Babam. Baban neden bu ismi seçmiş? Yağmurlu bir günde doğmuşum da ondan. E pekiii! Neden diğer iki Kürt arkadaşının ismi Kürtçe’ de senin ki Türkçe? Neden arkadaşının ismi yağmur anlamına gelen Baran’da senin ki Yağmur? O sadece arkadaşım değil aynı zaman da amcamın oğlu. İsme gelince! E vallahi benim babam da Kürt ama amcam gibi BDP’li ve “koyu Kürtçü” değil. Vallahi AKP iktidarına karşı olan Muhalif Sosyalistlerden de değil. Sonrasında Polis, hadi oradan; şimdi olmasa da arkadaşlarını zindana koyduktan sonra kesin sen de onlar gibi olacaksın. Kesin şimdi bunlar seni örgütlüyorlardır. Arkadaşlar, hemen bunu da alın merkeze. Duyduk duymadık demeyin! Kim ki ‘Başbakanımız Erdoğan’ ve ‘AK’ Parti iktidarına karşı, hepsi ya zindana ya da toprak altına gönderilecektir, sonra ben duymadım, ben bilmiyordum, demeyin, sakın!
Bunu niye mi anlattım?
AKP polisi için Kürt ve muhalif olmak yetiyor. İster Asker ol, ister Sendikacı, ister Sanatçı, ister Tiyatrocu, ister Yazar, ister Prof, ister BDP’li fark etmez, yeter ki Kürt ol, Kürtlerle bağın olsun ve Kürtçe konuş...
Tıpkı dün Büşra Ersanlı’yı zindana koyup ve bugün de KESK Genel Başkanı Lami Özgen’i KCK’den dolayı gözaltına alıp sorguladıkları gibi…
Geçenlerde bir askerin Kürtçe konuştuğu için bir grup polis tarafından nasıl da vahşice dövüldüğünü bütün ülke izledi. AKP polisi için Kürt olmak, Kürtçe konuşmak, Kürt halkının özgürlük mücadelesine destek sunmak, AKP iktidarına muhalif olmak ve neredeyse Kürtlerle beraber aynı kaldırımda yürümek dahi suç.
Yine bundan birkaç hafta önce Urfa’da üniversiteye giden Mardin nüfusuna kayıtlı bir kadın arkadaş AKP polisinin şiddetine maruz kalmış. Polis, Urfa’nın en kalabalık AVM’sinde herkesin gözü önünde üniversite öğrencisi kadına “kafa” atmış ve kadın arkadaşın yüzü tanınmaz hale gelmiş. Yine aynı polis ve polisler demokratik eylemlere katılan gençlere; Ya seni içeri alırız, ya da işinden ederiz, şeklinde tehditlerle yönelerek Kürt gençlerini yıldırmak, baskılamak ve onursuzlaştırmak istiyormuş. Tabi bu tarz günü birlik tehditler münferitlikten çıkmış ve her an Türkiye ve Kürdistan’ın her bir ilinde farklı şekillerde yaşanmakta. Fakat gençler korktukları ve işlerinden olacakları endişesiyle gerekli yerlere başvurularını yapmamaktadırlar.
Biz 1996 yılında Amed’den Urfa’ya geldiğimizde adeta şoke olduk. Abemle beraber Urfa’da dolaşırken abem; Serhat senin de dikkatini çekti mi! Burası Amed gibi değil; burada polislerin gözlerinin içine bakabiliyorsun, demişti. Gerçekten de öyleydi. O yıllarda Amed’de polislerin gözlerinin içine bakamıyorduk. Şuanda bırakın polislerin göz ve yüzlerine bakmayı, ona bakmadığın halde onun bulunduğu yöne doğru dahi baksan; Ne bakıyorsun, gel bakayım buraya diyerek, seni yıldırmaya ve korkutmaya çalışıyorlar. Hatta bırakın Kürt olmayı öyle olmuş ki yolda iki sevgili veya bir aile kol kola yürüse, polisler, kadının yanındaki eşi veya sevgilisine aldırış etmeden hep birlikte kadına doğru ağızlarından salya akarcasına ahlaksızca bakıyorlar. Bu ve buna benzer birçok gözle taciz ve tecavüz durumu son yıllarda Kürdistan’ın birçok şehrinde yaşanmasına rağmen; Polistir, devlettir, güçlüdür, diye insanlar seslerini çıkarmıyor ve başlarını öne eğip yolarına devam ediyorlar. Çünkü tek bir tepki dahi verseler, yanındaki eşi veya sevgilisinin ne olacağı veya ne hale geleceğini daha dün Asker yakını kadın arkadaşın olduğu hal ve üniversite öğrencisi kızımızın uğradığı şiddet ve sonucundan biliyorlar. Birileri bu gidişe bir dur demeyene kadar da, nasıl dün bugünden kötüyse, inanın yarınlarda insanlarımız daha da savunmasız, bitkin, çaresiz, silik, bitik ve onursuz bir hale gelecekler.
Kısacası AKP Hükümeti ve polisi tüm Kürt ve muhaliflere karşı cephe almış ve karşılarında bir insan değil, bir koyun veya en azılısından bir düşmanı varmış gibi davranıyor, yaklaşıyor ve ölesiye dövüyor; olmadı gözaltına alıyor ve uydurma iddianameler hazırlayıp savcının önüne koyarak da zindanın yolunu gösteriyorlar. Arada bir canları sıkıldığında da nasıl Şerzan ve Aydınlarımızı kalleşçe arkadan vurdularsa, öylece katlediyorlar gençlerimizi. Nasıl olsa hesap soran yok!
Bu pratikler ancak düşüşte olan ve düştüğünü anladığı ama mevcut düşüş halini kurtarmak için de daha fazla saldırganlaşan bir iktidarın yönetim yapısında görülür.
Tehlike gittikçe büyüyor. AKP düşüşte ve şimdi hedefinde hangi kurumlar Kürt ve muhalif üyeler var bilinmiyor. Tüm parti ve sivil toplum kuruluşlarındaki Kürt ve muhalifler tek tek temizleniyor.
Dedik ya tehlike büyük. Onun için AKP iktidarına karşı olan BDP ve Muhaliflerden olmayan Kürtler, siz siz olun; Ben Kürdüm ama BDP’li değilim, Ben Kürdüm ama Kürtçü değilim, Ben Kürdüm ama solcu ve muhalif değilim, demeyin sakın! Aksine BDP’nin yanında veya AKP’ye karşı bir Kürt ve muhalif olmasanız dahi, kendinizi bir BDP’li ve AKP karşıtı olarak gösterin. Yoksa her milliyetten olan tüm BDP’li ve Sol-Sosyalist muhalif kesimlerden sonra inanın AKP iktidarı ve Polisinin hedefinde diğer tüm Kürtler gibi sizler de olacaksınız.
28.06.2012
Mehmet Serhat Polatsoy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder