31 Temmuz 2011 Pazar

Barajlara Duvarlara ve İsrail'e Hayır


Sömürgeciler Kürt Sorunu’nu Kendi Bildikleri Gibi Çözmek İstiyorlar...
Türkiye’nin, Bölgenin ve genel de ise, Dünyanın gündeminde olan Kürt sorununa bir çözüm modeli aranmakla beraber süren tartışmalar halen güncelliğini korumaktadır.
1639 yılından beri süren bu sorun egemenlerin baskı ve sindirmeleri nedeniyle hiçbir zaman gündeme gelmemiştir. Ancak eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in PKK hareketi için, bu 29.isyandır dediği oluşum ortaya çıktıktan sonra hem dünya hem de Türkiye’nin gündeminin baş sıralarını tam 31 yıldır koruyor.
1993 ten bu yana sürdürülen barış çabaları ne yazık ki Türkiye tarafından olumlu bir yanıt görmemekte. En son PKK tarafından 15 Temmuza kadar uzatılan eylemsizlik süreci bir sefer daha uzatılmış ve dünya barış günü olan 1 Eylül tarihine kadar tekrardan uzatılmıştır. Bu tarihe kadar hiçbir gelişme olmaması durumunda eylemsizlik karanının son bulacağını duyurmuşlardır. Ve Abdullah Öcalan’ın Ağustos ayının ortalarında açıklayacağı yol haritasını dikkatle beklediklerini ve bu yol haritasına şimdiden imza attıklarını duyurup, kardeş kavgasının son bulması için tüm Türkiye demokrasi çevrelerini bu yol haritasını izlemeye çağırmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı, yakında iyi şeyler olacak dedi ve ülke gündemi birden değişiverdi. Tartışmalar birden başladı ve bitti.
Başlatan taraf sömürgeciler, bitiren taraf yine sömürgeciler oldu.
Öncelikle Türkiye’nin bunu tartışmasını istedi ve nasıl sonuçlar çıkacağını görüp bekledi, ancak tartışmalar bir barışa doğru giderken bu sonlandırıldı. Şimdi sıra geldi kendi planlarını devreye koymaya. Çünkü İngiliz, ABD ve İsrail’in çıkarları söz konusuydu.
Bir çözüm ama nasıl bir çözüm?
Kürt özgürlük mücadelesinin yürütücülerine karşı bir tasfiye mi?
Yoksa gerçek onurlu bir barışla mı, bu sorun çözülecek?
Ben tamda bu noktada kendi görüşlerimi belirtmek istiyorum;
İngiltere bölgedeki çıkarlarını korumak ve kollamak için, eğer Kürtlere bir hak verilecekse dahi bunu kendisi yapacak. Yani aynı Osmanlıları yönettiği gibi bu hak vereceği Kürtleri de bir yönetme yoluna gitmeyi düşünüyor.
O zaman nasıl bir çözüm diye sorduğum sorunun il ki, yani tasfiye gündeme gelecek. Peki, bu tasfiye nasıl gerçekleştirilecek, bununla ilgili ortaya bir plan koydular. Bu plan, Abdullah Öcalan’ı ve PKK’nin Başkanlık Konseyi Üyelerini yurt dışına, Avrupa veya Afrika’ya sürgüne gönderme planı. Ve bunun sonrasında dağdaki PKK’lileri önderliksiz kılma planı.
Önderliksiz kalan PKK’liler ya teslim olacak ya da direnecek. Teslim olan gelip hapislere konulacak, direnenlere de büyük bir saldırı yapılacak.
Bir başka ihtimal ise Zor ile sürgüne gönderemeyecekleri Öcalan’ı ya ortadan kaldırarak hareketi önderliksiz bırakacak, yine aynı şekliyle başkanlık konseyini de kandile sıkıştırıp vurmayı deneyecekler. Aynı Tamil gibi.
Peki, bunu nasıl yapacaklar. Yani bu planlarını nasıl devreye koyacaklar. Dağlardaki direnenleri nasıl etkisiz hale getirmeyi düşünüyorlar.
1: Suriye sınırını İsrail’e teslim edecekler, yani sınır kontrolü İsrail’de olacak
2: Türkiye’nin Kuzey Irak(Federe Kürdistan) ile olan sınırına ve İran’ın bir bölümüne 12 tane baraj yapacaklar. Geliş geçişler bu barajlarla önlenecek, yani su ile etrafları çevrilecek.
3: İran Türkiye ile olan sınırına aynı Çin Seddi gibi bir duvar örecek.
4: Ermenistan ve Azerbaycan ile olan görüşmelerden de buna benzer bir sonuç çıkacağı kesindir. Çünkü orada da Dağlık Karabağ var, belki oralardan girebilirler diye düşünüyorlar.
Şimdi bunlar bir bir birleştirildiğinde tamamıyla Kürdistan Coğrafyası’nın bu sınırlar ile ikinci bir Lozan’ı gerçekleştirilecek ve sınırlardaki ticaret, akrabaların birbirleriyle olan bağları kesilecek. İşte hükümetin “biz oraya ekonomik ve kültürel açılımlar yapıyoruz dediği şey tam olarak budur.
Burada anlaşılmayan şey, oradaki halkın ekonomisini bitiriyorsunuz, sosyal kültürel bağlarını kesiyorsunuz ve böylelikle nasıl bir kalkınma sağlıyorsunuz bu anlaşılmış değildir.
Bunlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, sömürgecilerin planları da bir bir devreye girmiş oluyor.
Suriye sınırı İsrail’in elinde olacak.
Kuzey Irak(Güney Kürdistan) sınırına barajlar inşa edilecek.
İran sınırına duvar örülecek.
Eeeee ne olacak, Kürdistan Coğrafyası bir bütün olarak İsrail’in, suyun ve duvarın engeline takılacak, ne vadiler kalacak ne ormanlar kalacak, ne insanlar kalacak. Köyleri su altında bırakacaklar, o bölgeyi tamamen insansızlaştıracaklar.
Bu şekilde PKK’lileri Kandil Dağına sıkıştırıp vurmayı deneyecekler.
Sonra da barış diyecekler, yani sormuş olduğum sorunun ikinci şıkkının tersi olacak.
Çözüm olsa bile onursuz olacak, kimliksiz olacak, yani Kürtlere ne isterlerse onu yapacaklar.
Ben bir Kürt olarak ne Coğrafyamın parçalanmasına izin veririm ne de halk buna seyirci kalır.
Siz sömürgecilerin oyunlarına alet olan zavallı ülkeler, on beş bin yıldır bu topraklarda yaşam süren, her türlü zorluğa başı dik karşı çıkan, zorbalıkların sonucunda başkaldıran ve tüm bunların neticesinde ulusal bilinç ile bileylenen bir halkı ne suyla engelleyebilirsiniz, ne duvarla, nede katil İsrail’le. O kuracağınız barajların sularıyla boğulursunuz, o ördüğünüz duvarlara çarpılıp geri dönersiniz, İsrail kozunu da birden karşınızda bulursunuz.
Bu halkın bir tek ferdi bile sizin oyunlarınızı alt etmeye gücü yetecektir.
Bunlar tamamen sömürgecilerin Kürt planıdır. Kürt sorununu bu şekilde çözmenin planlarını yapıyorlar. Bu planlar geçmişle kıyaslandığında çok büyük bir tehlike gibi görünse de, Kürt halkı bu planların devreye girmemesi için her türlü hak arama yoluna giderek demokratik meşru eylemliliklerini devreye koyacaktır.
Barajlara, Duvarlara ve İsrail’e hayır mitingleri düzenlenmesi çok acil olarak gerekmektedir.
Bırakın da özgür bir ülkede Kürt ve Türk halkı kardeşçe yaşasın.

22.07.2009 tarihinde sitelerde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder