31 Temmuz 2011 Pazar

Suvar Hatin Pêya Çûn


Kutlarım Sizi, Ey Onurlu Kürt halkı!
Kürt halkı içinden gelen ses ile tüm duyarlılıklarını ortaya koyarak bölgede DTP’ yi birinci parti durumuna getirdiler. Osman Baydemir’in dediği gibi “ant olsun ki ben ve arkadaşlarım bölgede gece gündüz çalışarak, AKP’yi tabela partisi yapacağız ve bölgeden sileceğiz” demişti ve dediği de çıktı.
Bölge geneline baktığımız zaman tüm aleyhteki eşitsiz ve adil olmayan koşullara rağmen Kürt halkı biz varız”,diyebilmiş ve bununla birlikte birçok olayında önüne geçmiştir. Adeta bütün bölge 1639 yılı öncesine dönmüştür.
Başta Ağrı, Mardin, Muş, Bingöl, Halfeti, Hilvan, Tekman’daki bölgelerimizde DTP birinci parti iken, daha sonradan 2.veya 3.parti konumuna düşürüldü. Halkımız bu oyunları bozmak için ilk başta demokratik hakları olan il veya ilçe seçim kuruluna başvuruda bulundular. İptal edilen binlerce oylar, çöp kutularından çıkan oylar, dereye dökülen oylar, yanmış parçalanmış oylar ortada dururken DTP’nin kazanmış olduğu bu illerimiz ve ilçelerimizde başka bir partinin belediye başkanının oturması ne kadar ahlaki onu da mazbatalarını alan partilerin meşru olmayan belediye başkanlarına sormak gerek.
Bu başvuruların sonuçsuz kalmasıyla birlikte halkımız 10 günden beri alanlarda demokratik eylemliliklerini sürdürüyorlar ve öyle görünüyor ki bu halk kazanılmış olan belediyeleri alana kadar bu eylemliliklerinde ısrarlılar. Bu yapılan seçim hileleri ve sandık hırsızlarının sorumlularını teşhir etmek bu halkın boynunun borcudur.
Halkımızın yapmış olduğu bu demokratik eylemlere karşılık, Türkiye devleti ve AKP hükümetine bağlı asker ve polislerin adeta sokakları kan gölün çevirip her sokak başını işkence haneye dönüştürüp analarımıza, çocuklarımıza ve gençlerimize insanlık dışı uygulamalar yaptıkları bilinmektedir. Bu saldırılar ve açık bir şekilde sergilenen tahammülsüzlük, Kürt sorununun barışçıl bir zeminde sonuç almasını istemediklerinden dolayı yapıldı. Bu yapılanları, sandık ta Kürt halkının ortaya koymuş olduğu kararlılık ve iradeye saygısızlık anlamında değerlendirmek gerekir.
Madem adil bir seçim, madem Kürtler seçme ve seçilme hakkına sahip neden o zaman bu saldırganlık?
İmha-inkâr siyasetinde ısrar neden?
Neden yok sayılıyor bunca insan?
Önce kömür makarnayla esir almak istediniz. Sonra beyaz eşya dağıtarak halkı kandırmaya çalışıp, kadınlara paralar dağıtarak satın almaya çalıştınız. Daha sonra da parasını malını mülkünü kaybetmiş sömürgeciler gibi halka saldırdınız.
Yahu ne oldu da seçimleri kaybettiniz, hiç düşündünüz mü?
Siz bu halkı bu şekilde esir almaya çalışacağınızı mı sanıyorsunuz?
Hani güzel bir söz vardır,”geçtiii borun pazarı, sür atını Niğde’ye”, ne kadar güzel bir söz değil mi?
Veya şunu da söyleyebiliriz,”kalktılar, uçtular ve indiler ama lakin konamadılar”. Dağılan ordular misali,”tar-u mar” oldular.
Ya da son günlerin en güzel sözlerinden biri,”atlı geldiler, yaya gittiler””suvar hatın peya çûn” tam da yerli yerine oturdu bu söz.
Bölgedeki başarısızlıkları ve yanlış politikalarıyla hükümeti uyaran bu halk artık bu ülkede savaşın bitmesi için DTP’ye yetki vermiştir. Ama maalesef başta, Sayın Başbakan ve Bakanlar şunları söylüyor.”birileri halkı tehdit etti, bölge halkı partimize çalışamadı” diyor Başbakanımız.
E şimdi size çalışan insanlar veya size gönül veren partilileriniz sizi o kadar çok seviyorlardıysa, neden o zaman sandık arkasında size oy vermediler?
O kadar oy çalmalara, o kadar iptallere, o kadar polis kaydırmalara rağmen neden Diyarbakır’dan silindiniz?
Bir halk bir partiye gönül verdimi, o halk çalışmadan da gönlünde olana oyunu verir. Ha anladım yani elemanlarınız herkesi kandıramadı mı diyorsunuz?
Yoksa Valilerimiz, Kaymakamlarımız yeterince çalışamadı mı diyorsunuz?
Onu bilemem ama sanıyorum sizin dağıtmış olduğunuz erzaklardan, beyaz eşyalardan, kömürden makarnadan bölge halkı iyice nasiplendi. Bakın burada hakkınızı yiyemeyiz. Allah razı olsun bu seçim sayesinde bölge halkı az da olsa ihtiyaçlarını karşıladı. Ama eminim ki şimdi sizlere öyle bir gülüyorlardır ki, kahkahalarını duyar gibiyim.
O birileri halka ne demeliydi de halk AKP’ye rahat bir şekilde çalışmalıydı?
Yani o birilerinin dediği şey, Ey onurlu Kürt halkı düzen partilerine oy verme, sadece ve sadece kendine oy ver değimliydi?
E tamam işte halk ta öyle yaptı.
Şimdi kalkıp deselerdi, Ey halkım, kendinizi bir torba kömüre, ya da susuz köylere çamaşır makinesi dağıtan partilere oy verin, kendinizi açık-açık satın, onursuzlaştırın, pazarlayın mı deseydi daha güzel olurdu?
E yok kusura bakmayın öyle olmadı.
Bu halk yutmuyor artık Sayın Başbakan yutmuyor.
Bu halk Kürt halkının özgürlüğünü verin diye, size inanmışlardı ki, bir sefer oylarını verip fırsat sundular. Bir daha asla vermezler. Artık boşuna beklemeden çekin gidin. Çekin gidin de artık tarihin sayfalarını daha fazla karanlık oyunlarınızla karatmayın. Yeter karartmayın aydınlık olan günlerimizi / Artık tarih sayfalarını lekelemeyin.
Bu halk İngilizlerin 400 yıllık oyununu bozdu. Sizinle mi baş edemeyecek. Kimler geldi kimler geçti bu coğrafyadan, Evrenler, Demireller, Tansular, Mesutlar, Baykallar, Bahçeliler, Ağarlar, Katiller, Hainler, İşbirlikçiler, Utanmaz Arlanmaz Soysuzlar.
Ama direnerek kalan, yok olmayan yine Kürt halkı oldu. Şunu unutmayın, biz ne sabah kahvaltısı olduk, nede öğlen yemeği. Hiç kusura bakmayın, akşam yemeği asla olmayacağız.
Dağlarımız da ateşler yandıkça/Sokaklarımız coştukça/Nehirlerimiz aktıkça/Bu halk bu yoldan şaşmaz. Hade gidin, daha fazla Türkiye halkının kanına girmeden çekin gidin artık.
Halk yutmaz artık. Bu halkı bu tarz şeylerle kandıramazsınız. Bu halk onurunu, namusu olan kimliğini istiyor. Halkımız artık kulakları duyan, gözleri gören, vicdanlarının sesini dinleyendir. Bu halk ulusal bilinç ile uyanıştadır artık. Kimseler engel olamayacak bu gidişe, kimseler duramaz bu haklı ve şerefli davanın önünde.
”Yaşam bir savaşsa, biz Kürt halkı yaşam için savaşanlardanız, Savaş için yaşayanlardan değil”.
Ey onurlu Kürt halkı sizleri bir kez daha selamlıyor, kutluyor ve zafere kadar devam diyorum.
Not: Kendi toprağımızda canımıza kast ettiler. Umarım Mahsum Karaoğlan ve Mustafa Dağ arkadaşlarımızın alnından fışkıran kanların hesabı sorulur. Amara yürüyüşünde şehit olan 2 arkadaşımızın başta ailelerine ve Kürt halkına baş sağlığı diliyorum, Kürt halkının başı sağ olsun…
08.04.2009 tarihinde çeşitli sitelerde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder