31 Temmuz 2011 Pazar

Türkiye Öcalan'ı Bekliyor


Dedik ya herkesin gözü kulağı Öcalan’da diye, gerçekten de öyle;

İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın hiçbir açık vermediği Kürt açılımı ile ilgili basın toplantısını dinledik. İçerikle ilgili zaten başta gerekeni söyledi. “Kesinlikle içerikle ilgili bir şey söylemeyeceğim ve onunla ilgili soru sormayın çünkü daha planlanmış bir çalışmamız yok”.(oysa bu halk 400 yıldır baskı ve zülüm altında direniyor)
“Ki zaten bu sorun öyle ha diyerek çözülecek bir sorun değil ve tarihlere takılı kalmamızın da bir nedeni yok. Eğer hemen çözülecek bir sorun olsaydı bizden önceki hükümetler çözerdi” deyip işin içinden sıyrılmasını iyi bildi ve sınırlı tuttu. Hiç bir açıklık getirmediği gibi rolünü çok iyi ezberlemişti. Ancak benim Beşir Atalay’ın o an ki ruh haliyle ilgili söyleyeceklerim olacak. Beşir Atalay konuşmalarının her anında titriyordu. El, göz ve mimik hareketleri ürkekliğin bir yansıması gibiydi. Yani herhalde her konuştuğu kelimenin sorumluluğunu alma cesareti yok gibiydi. Nitekim Başbakanın “söz ola başı kesile” deyişi her an kulaklarında gibiydi. Öncelikle neden bir planları yok onu anlamış değiliz.
Bir devletin ülkesinde yaşayan halkları için hiçbir yaşam planı olamaz mıydı? Yani 1923 ile başlayan bir halk gerçeklik sorununun farkında değiller miydi? Ve sorun diye adlandırdıkları bu halkın çözüm bulması acili yet arz eden isteklerini bilmiyorlar mıydı? (zaten Kürt halkı sorun değildir bir gerçekliktir)1921 anayasasını esas almaları gerektiğini ve verilen bir hakkın ellerinden alındığını ve bunun neticesinde sayısız isyana kalkıştıklarını ve her isyan sonrası on binlerin ölümüyle sonuçlandığını dahası bunların neden olduğunu bilmiyorlar mıydı ki, hiçbir planları olmasın.
Bal gibi Öcalan’ı bekliyorlar. İstedikleri kadar muhatap tanımayız desinler, istedikleri kadar bizim terör çizgimiz var desinler. Tüm dünyanın gözü kulağı İmralı’dayken, devletin zirvesinin de gözü ve kulağı oradadır. Çünkü onlarda biliyor muhatabın orası olduğunu.
Peki, neden biliyorlar dersiniz?
Eğer muhatap olarak görmeselerdi, dün Beşir Atalay devletin Kürt açılımını çerçevenin içine girerek daha şeffaf bir şekilde açıklayabilirdi. Ve Kürt açılımının içini doldururdu. Öcalan’ı muhatap alıyorlar çünkü Öcalan “ben bir yol haritası açıklayacağım ve ondan sonra Kürtlere karışmayacağım, onlar kendi yolunu bulur ben artık müdahil olmayacağım” dedi. Şimdi burada iki sonuç çıkıyor

Birincisi; eğer Beşir Atalay tam olarak açıklama yapsaydı, yani biz Kürt sorununu bu şekilde bitireceğiz deselerdi, Türkiye açısından erken doğum olacaktı ve devlet politikası iflas edecekti, çünkü baskıcı zihniyetin çözümü ancak baskıcı olurdu ve sonrasında çok ciddi bir savaş gelişirdi.

İkinci sonuç olarak PKK serbest kalacaktı ve kim bilir belki kendi kaderlerini tayin hakkı yoluna gideceklerdi. Hani her zaman dedikleri “Kürtlerin başka seçenekleri de var” sözü. Bu sözün ehemmiyetinin farkında olan T.C. yetkilileri bunu göze alamazdı. Ondan dolayı gerçek muhatap Öcalan’ın yol haritası bekleniyor.

Devletin bir planı yok mu dersiniz; elbette var hem de öyle bir plan ki, bunun ilk sinyalini Başbakan Erdoğan verdi, ne dedi bir hatırlayalım; biz teröristlerle masaya oturmayız ancak ve ancak cephede savaşırız onu da asker yapar, daha ne dedi, dedi ki; bir sorun varsa o sorunu biz kendi inisiyatifimizle çözeriz, yani bu ülkeye komünizm gelecekse, İslamiyet gelecekse, dahası Kürtlere hak verilecekse bunu biz yaparız kimseler karışmasının mantığı içerisindeler. Bu mantığın fikir babası İngilizlerdir ve sömürgeci mantıktır.
Çözümle ilgili ikinci sinyal Deniz Baykal’dan geldi ve ne dedi biliyor musunuz? Bu sorunun çözümünü bize bırakın dedi. Doğu ve Güneydoğu’daki çocuklarımıza en üst düzeyde iki nesil eğitim verelim bakın sorunun “S” si kalacak mı? Biz CHP olarak bu sorunu böyle çözelim diyoruz. Yani tam anlamıyla asimilasyon ve soykırım
Yine çözüm ile ilgili Devlet Bahçeli’nin sağ kolu olan Oktay Vural; Hala bildik şeyleri söylemekten geri durmuyor. Tüm dünyanın bildiği bir halkı hala Türk halkı diye nitelendirip, Kürt olan halk için bu Kürt asıllı Türk halkının hiçbir sorunu yoktur ancak ve ancak terör sorunu vardır diyebiliyor ve dağlarda tek bir militan bile bırakmayacağız demekten geri durmayıp azgınlaşıyor.
Şimdi devletin bir planı yok demek için biraz saf olmak gerekir, açık açık üç lider de savaş, asimilasyon ve yine savaş diyor, bunu anlamayacak kadar saf olmayalım.
Neden peki Beşir Atalay böyle bir açıklama yaptı; yani eğer devletin görüşü bu ise, yine devletin bir bakanı olan bu zat’ı muhterem neden bunu bu haliyle açıklama gereği duydu;
Çünkü İngiliz baba ve jandarması Amerika bunu böyle istiyordu. Nedeni ise Ortadoğu’ya hükmedebilmesi için Mezopotamya coğrafyası çıkarları için gerekliydi. Bir taraftan devleti oluşturan hükümetin baş aktörleri savaş, asimilasyon ve yine savaş derken diğer taraftan bir güç, bunun böyle yapılması gerektiğini söylüyordu, bu bile Türkiye cumhuriyetinin bağımsız olmadığını ve Türk halkının esir olduğunun kanıtıdır. Türkiye cumhuriyeti bağımsızlıklarının neden olmadığını düşüne dursun, bizde 15 ağustosu bekleyelim.

Ben onurlu barışa olan hasretliğim ile Öcalan’ın yol haritasını büyük bir umut ve heyecan ile bekleyenlerdenim.

03.08.2009 tarihinde sitelerde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder